Translation of "Parayı" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Parayı" in a sentence and their arabic translations:

Parayı çal.

سرقة المال.

Parayı çalmadım.

لم أسرق المال.

- Leyla tüm parayı istedi.
- Leyla bütün parayı istedi.
- Leyla bütün parayı istiyordu.

أرادت ليلى كلّ المال.

Parayı nereden alıyorsun?

من أين تحصل على المال؟

Tom parayı sever.

توم يحب النقود

Onlar parayı paylaştı.

إنهم إقتسموا المال.

Parayı transfer edeceğim.

- سأحوّل مبلغ المال.
- سأقوم بتحويل المبلغ.
- سأُحوّل المبلغ.

Kim parayı önemsemiyor?

من لا يَهمّه المال؟

Parayı nasıl kazandın?

من أين لك بالمال؟

Sami parayı istedi.

أراد سامي ذلك المال.

Sami parayı saydı.

حسب سامي المال.

O, parayı cebine koydu.

لقد عبأ جيبه بالنقود

Parayı alıp altına yatırmıştım.

واستثمرتها في الذهب في فترة مراهقتي.

Fadıl parayı geri istedi.

طلب فاضل استعادة ماله.

Leyla parayı Sami'ye verdi.

قدّمت ليلى المال لسامي.

Sami bütün parayı kaybetti.

فقد سامي ذلك المال كلّه.

Sami parayı alkole harcadı.

أنفق سامي المال في شراء الكحول.

Sami kayıp parayı keşfetti.

اكتشف سامي أنّ المال قد اختفى.

- Parayı güvenli bir yerde tut.
- Parayı güvenli bir yerde saklayın.

احفظ المال في مكان آمن.

Ve parayı başka birine vermenizdir.

وأنت تعطي المال لشخص آخر.

Tom'dan parayı bir şekilde alacağım.

سأحصل على المال من توم بطرقة أو بأخرى.

O, parayı kabul etmeyi reddetti.

رفضت المال.

Sami bozuk parayı cebine koydu.

وضع سامي القطعة النّقديّة في جيبه.

Yani bir sezonda parayı vururuz ya

لذلك نضرب المال في موسم واحد

Sahip olduğum tüm parayı ona verdim.

أعطيته كل ما كان عندي من المال.

İhtiyacı olduğu parayı Mary'ye vermeyi reddetti.

رَفَضَ توم أن يُعطي ماري المال ألَّذي تَحتاج.

Sahip olduğum bütün parayı ona verdim.

أعطيتها كل المال الذي أملكه.

Fadıl parayı bulmak için evi aradı.

بحثَ فاضل في المنزل كي يعثر عن المال.

Fadıl ve Leyla parayı birlikte harcadılar.

صرفا فاضل و ليلى المال معا.

Leyla parayı bir ayakkabı kutusuna koydu.

وضعت ليلى المال في علبة أحذية.

Aldıkları parayı yalan söyleyerek yaklaşık %25 eksiltiyorlar.

فإنهم ينقصون المال الذي يتلقونه عن طريق الكذب بنحو 25 في المئة.

Peki Karun bu kadar parayı nerede saklıyordu?

إذن ، أين احتفظت كارون بهذا القدر من المال؟

Anlaşılan o ki, parayı takip etmekte fayda var.

لقد اتضح أن الأمر له علاقة بالمال.

Veya da en çok parayı kazandığı bilgiyi ulaştırıyormuş.

أو تقديم المعلومات التي كسبها أكبر قدر من المال.

Küçük çocuk babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.

أضاع الطفل الصغير النقود التي أعطاها إياه أبوه.

Hani bu parayı icat edenin diye girdiğimiz cümle varya

هناك جملة أدخلناها لأنك اخترعت هذا المال.

Dünya bir altın kuralı takip eder: Parayı veren düdüğü çalar.

يحترم عالمنا قانوناً ذهبياً واحداً: من يملك الذهب يضع القانون.

Parayı da cebine koymuş yeni transfer olmuş ama sürekli şunu söylüyor;

وتم إعطاء المال له، ولكنه ظل يقول: