Examples of using "radikal" in a sentence and their dutch translations:
Onun iddiası seninkinden daha radikal.
Zijn argument is radikaler dan het uwe.
Tom radikal bir karar vermeye zorlandı.
Tom werd gedwongen een radicale beslissing te maken.
- Müslümanlar, tüm gayrimüslimleri öldürmek isteyen aşırılık yanlıları gibi canlandırılıyor. - Müslümanlar kendilerinden olmayan herkesi öldürmek isteyen radikal kimselermiş gibi lanse ediliyor.
Moslims worden als extremisten geschetst die alle niet-moslims willen doden.