Translation of "Birbirlerine" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Birbirlerine" in a sentence and their dutch translations:

Onlar birbirlerine akrabalar.

Ze zijn aan elkaar verwant.

Onlar birbirlerine baktılar.

Zij keken naar elkaar.

Kızlar birbirlerine bakıyorlar.

De meisjes bekijken elkaar.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

Kleine families trekken naar elkaar toe.

Onlar birbirlerine yardım ettiler.

Ze hielpen elkaar.

Onlar birbirlerine saygı duyarlar.

Ze respecteren elkaar.

Birbirlerine âşık gibi görünüyorlar.

Ze schijnen verliefd te zijn.

. Paris'te tanıştıklarında birbirlerine ısındılar; Napolyon

taak toe om Zwitserland zijn 'Act of Mediation' op te leggen, die hij

Tom ve Mary birbirlerine sarıldılar.

Tom en Mary omhelsden elkaar.

O kadınlar birbirlerine benziyorlar mı?

Lijken die vrouwen op elkaar?

Tom ve Mary birbirlerine bakıyorlardı.

Tom en Maria staarden elkaar aan.

Tom ve Mary birbirlerine aitler.

Tom en Mary horen bij elkaar.

Adam ve karısı birbirlerine yardım etti.

De man en zijn vrouw hielpen elkaar.

Erkekler ve kadınların birbirlerine ihtiyaçları vardır.

Mannen en vrouwen hebben elkaar nodig.

Onlar bir zamanlar birbirlerine yardım etmişlerdi.

Ze hadden elkaar ooit geholpen.

Tom ve Mary birbirlerine bakıp güldüler.

Tom en Maria bekeken elkaar en lachten.

Tom ve Mary konuşmadan birbirlerine baktılar.

Tom en Maria keken elkaar sprakeloos aan.

Tom ve Mary birbirlerine bakmaya devam etti.

Tom en Maria bleven elkaar aankijken.

Tom ve Mary bir süreliğine birbirlerine baktılar.

Tom en Maria keken elkaar een ogenblik aan.

Tom ve Mary birbirlerine asla yalan söylemediler.

Tom en Maria beweren dat ze nooit tegen elkaar liegen.

Tom ve Mary birbirlerine baktılar ve ayağa kalktılar.

Tom en Maria bekeken elkaar en stonden op.

Tom ile Meryem'in birbirlerine aşık oldukları çok açık.

Tom en Mary zijn klaarblijkelijk verliefd op elkaar.

Arkadaşlar her zaman birbirlerine yardım etmek için hazırlıklıdırlar.

Vrienden zijn altijd bereid elkaar te helpen.

Tom ve Mary Noel sabahı birbirlerine hediye verdi.

Tom en Maria gaven elkaar cadeautjes op kerstochtend.

Tom ve Mary kapının hemen dışında duruyorlardı, birbirlerine fısıldıyorlardı.

Tom en Maria stonden vlak buiten de deur tegen elkaar te fluisteren.

Tom ve Mary ikiz olmalarına rağmen birbirlerine çok benzemiyor.

Ook al zijn Tom en Maria een tweeling, ze lijken niet erg veel op elkaar.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Alle mensen worden vrij en gelijk in waardigheid en rechten geboren. Zij zijn begiftigd met verstand en geweten, en behoren zich jegens elkander in een geest van broederschap te gedragen.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.

Alle mensen worden vrij en gelijk in waardigheid en rechten geboren. Zij zijn begiftigd met verstand en geweten, en behoren zich jegens elkander in een geest van broederschap te gedragen.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Alle mensen worden vrij en gelijk in waardigheid en rechten geboren. Zij zijn begiftigd met verstand en geweten, en behoren zich jegens elkander in een geest van broederschap te gedragen.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve kardeşlik ruhu içinde birbirlerine karşı hareket etmelidirler.

Alle mensen worden vrij en gelijk in waardigheid en rechten geboren. Zij zijn begiftigd met verstand en geweten, en behoren zich jegens elkander in een geest van broederschap te gedragen.

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

Alle mensen worden vrij en gelijk in waardigheid en rechten geboren. Zij zijn begiftigd met verstand en geweten, en behoren zich jegens elkander in een geest van broederschap te gedragen.