Translation of "çıkarma" in English

0.219 sec.

Examples of using "çıkarma" in a sentence and their english translations:

- Ayakkabını çıkarma.
- Pabuçlarını çıkarma.

Keep your shoes on.

- Ayakabbılarını çıkarma.
- Ayağını çıkarma.

- Don't take off your shoes.
- Don't take your shoes off.

Ceketini çıkarma.

Keep your coat on.

Ayakkabıyı çıkarma

Don't take off your shoes!

Ayakkabılarını çıkarma!

Don't take off your shoes!

Maskeni çıkarma.

- Don't take your mask off.
- Don't take off your mask.

Ayakkabını çıkarma.

Keep your shoes on.

Şeytan çıkarma yapıyorlardı

They performed exorcisms

Adımı listenden çıkarma.

Don't take my name off your list.

Başını pencereden çıkarma.

Don't put your head out of the window.

Pastayı fırından çıkarma zamanı.

It's time to take the pie out of the oven.

Beni yalancı çıkarma Tom.

Don't make a liar out of me, Tom.

Çöpü çıkarma sırası sende.

It's your turn to take out the garbage.

Çorba içerken ses çıkarma.

Don't make noise while eating soup.

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

before night falls once again.

Lütfen belgeleri bu odadan çıkarma.

Please don't take the documents out of this room.

Bunlar üzerinde toplama çıkarma yapılabiliyor.

They can be added or subtracted,

- Kendini övme.
- Kendini göklere çıkarma.

Don't blow your own trumpet.

Onun ses çıkarma şeklini seviyorum.

- I like how it sounds.
- I like the way it sounds.

- Hap çıkarma.
- Burnunu karıştırmayı kes.

Stop picking your nose.

Tom çöpü çıkarma sırası senin diyor.

Tom says it's your turn to take out the garbage.

- Olay çıkarma şimdi.
- Olay çıkarmayın şimdi.

Don't cause a scene now.

Ofiste onu bekleyen işten çıkarma bildirimi vardı.

There was a pink slip waiting for her at the office.

Bugün biyogaz çıkarma hakkında bir hikaye duyduk.

Today we heard a story about biogas extraction.

Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.

The manager threatened him with dismissal.

Onda yazarlıkta adını öne çıkarma hırsı var.

He has an ambition to make a name for himself as a writer.

İç çamaşırını güvenilir bir bıçakla kesip çıkarma zamanı.

Time to remove the underpants, with a trusted blade. -[slicing] -[grunts]

İşi bir hafta içerisinde bitirmen gerektiğini aklından çıkarma.

Be sure to keep in mind that you're supposed to complete the work within a week.

- Benim yüzümü kara çıkarma.
- Beni hayal kırıklığına uğratma.

- Don't let me down.
- Don't disappoint me.

Birkaç gün önce yaptığın gibi yüzümü kara çıkarma.

Don't let me down like you did the other day.

Tom gizlice Mary'nin planlarını boşa çıkarma girişiminde bulundu.

Tom secretly attempted to frustrate Mary's plans.

Tom'a ne kadar işten çıkarma tazminatı ödemek zorunda kalacağız?

How much severance pay will we have to pay Tom?

- O kadar çok osurma.
- O kadar çok gaz çıkarma.

Don't fart so much.

Cuma geldiğinde benim rahatlama ve hafta sonunun keyfini çıkarma zamanım.

When Friday comes around, it's time for me to let my hair down and enjoy the weekend.

Bu işçileri işten çıkarma yerine, neden sadece onların saatlerini kesmiyoruz?

Instead of laying off these workers, why don't we just cut their hours?

- Laternanın ses çıkarma biçiminden çok hoşlanıyorum.
- Laterna sesi çok hoşuma gidiyor.

I enjoy the way hurdy-gurdy sounds a lot.

- Lütfen bir sandviç getirmeyi aklından çıkarma.
- Lütfen bir sandviç getirmeyi unutma.

Please don't forget to bring a sandwich.

- Sami gerçek bir itirafta bulundu.
- Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.

Sami made a true confession.

Pek çok yönetmen anlam ve sanatsallığı öne çıkarma arzusu taşıyan filmler çekmek istese de Hollywood'a kök salmış statüko buna izin vermez.

Many directors want to make artistically ambitious and meaningful movies, but the Hollywood system does not allow that.