Translation of "çıkmasına" in English

0.006 sec.

Examples of using "çıkmasına" in a sentence and their english translations:

Aniden ortaya çıkmasına şaşırdım.

- I was surprised at his sudden appearance.
- I was surprised by his sudden appearance.

Köpeğin çıkmasına izin verdim.

I let the dog out.

Tom'un çıkmasına izin ver.

Let Tom out.

Tom'un çıkmasına izin verdim.

I let Tom leave.

Kimsenin odadan çıkmasına izin verilmedi.

Nobody was allowed to go out of the room.

Duygularının ortaya çıkmasına izin verme.

Don't let your feelings show.

Kızının dışarı çıkmasına engel olamadı.

She could not keep her daughter from going out.

Ken'in yurtdışına çıkmasına izin veremem.

I cannot authorize Ken to go abroad.

Bunun kontrolden çıkmasına izin verme.

Don't let this get out of control.

Tom'un kızımla çıkmasına izin vermeyeceğim.

I'm not going to let Tom date my daughter.

O, köpeğin çıkmasına izin verdi.

She let the dog out.

Kızımın seninle çıkmasına izin vermeyeceğim.

I won't allow my daughter to go out with you.

Tom Mary'nin çıkmasına izin vermedi.

Tom wouldn't let Mary quit.

Arkadaşının aniden ortaya çıkmasına şaşırdı.

He was surprised by the sudden appearance of his friend.

Tom'un erken çıkmasına izin verdim.

I let Tom leave early.

Tom köpeklerin evden çıkmasına izin verdi.

Tom let the dogs out of the house.

Tom'un çıkmasına izin veren kişi benim.

I'm the one who let Tom get away.

Polis Tom'a odadan çıkmasına eşlik etti.

The policeman escorted Tom out of the room.

Bugün Tom'un dışarı çıkmasına izin vermeyin.

Don't let Tom go outside today.

Köpeğin dışarı çıkmasına izin verir misin?

Could you let the dog out?

Tom hamsterın kafesinden çıkmasına izin verdi.

Tom let the hamster out of its cage.

Tom Mary'ye kayıktan çıkmasına yardım etti.

Tom helped Mary out of the rowboat.

Tom kedisinin dışarı çıkmasına izin verdi.

Tom let the cat out.

Tom kedinin çantasından çıkmasına izin verdi.

Tom let the cat out of the bag.

Tom Mary'nin havuzdan çıkmasına yardım etti.

Tom helped Mary get out of the pool.

Tom Mary'nin tekneden çıkmasına yardım etti.

Tom helped Mary out of the boat.

Tom’un bugün erken çıkmasına izin verdim.

I allowed Tom to leave early today.

Kimsenin bu binadan çıkmasına izin verme.

Don't let anyone leave this building.

Kimsenin bu binadan çıkmasına izin verilmiyor.

No one is allowed to leave this building.

Sami köpeklerin dışarı çıkmasına izin verdi.

Sami let the dogs out.

Karanlıktan sonra onun dışarı çıkmasına izin verme.

Don't let her go out after dark.

Tom'un tek başına dışarı çıkmasına izin verilmez.

Tom isn't allowed to go out by himself.

Tom kuşu kafesinden dışarı çıkmasına izin verdi.

Tom let the bird out of its cage.

Tom çocuklarının gece dışarı çıkmasına izin vermedi.

Tom didn't let his children go out at night.

Onlara köpeğin dışarı çıkmasına izin vermelerini söyle.

Tell them to let the dog out.

Ona köpeğin dışarı çıkmasına izin vermesini söyle.

Tell him to let the dog out.

Tom Mary'nin merdivenleri çıkmasına yardım etmeye çalıştı.

Tom tried to help Mary up the steps.

Tom Mary'nin yağmurda dışarı çıkmasına izin vermedi.

Tom didn't let Mary go out in the rain.

Filmin bir başyapıt olduğunun ortaya çıkmasına şaşırdım.

To my surprise, the film turned out to be a masterpiece.

Tom kafesi açtı ve maymunun çıkmasına izin verdi.

Tom opened the cage and let the monkey out.

Bir refakatçı olmadan kızların erkeklerle çıkmasına izin verilmezdi.

Girls were not allowed to go out with boys without a chaperone.

Tom'un babası onun geceleyin dışarı çıkmasına izin vermez.

Tom's father doesn't allow him to go out at night.

Çevredeki değişiklikler yeni türlerin ortaya çıkmasına yol açtı.

Environmental changes gave rise to new species.

Tom'un bununla başa çıkmasına izin vermeni şiddetle tavsiye ediyorum.

I strongly advise you let Tom handle this.

Tom bugün evden erken çıkmasına rağmen işe geç kaldı.

Even though Tom left home early today, he was late for work.

Tom hava karardıktan sonra çocuklarının dışarı çıkmasına izin vermez.

Tom doesn't allow his children to go out after dark.

Tom kızının hafta sonlarında dışarı çıkmasına bile izin vermiyor.

Tom doesn't even let his daughter go out on weekends.

Kafesin kilidini açtım ve tavşanların dışarı çıkmasına izin verdim.

I unlocked the cage and let the rabbits out.

Tom Mary'nin dışarı çıkmasına ve yağmurda oynamasına izin vermeyi reddetti.

Tom refused to let Mary go out and play in the rain.

Tom'un ebeveynleri onun okul gecelerinde Mary ile dışarı çıkmasına izin vermeyecek.

Tom's parents won't let him go out with Mary on school nights.

Mary, arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermeleri için annesini ve babasını zorladı.

Mary urged her parents to let her go out with her friends.

- Tom kaça kadar dışarı çıkabiliyor?
- Tom'un saat kaça kadar dışarı çıkmasına izin veriliyor?

What time is Tom's curfew?

- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Bırak bu dumanlı hava odadan çıksın ve temiz hava girsin.

Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.