Translation of "”el" in English

0.009 sec.

Examples of using "”el" in a sentence and their english translations:

El fenerini el yordamıyla aradım.

I groped for a flashlight.

El salladım.

I waved.

- Tom'a el salla.
- Tom'a el sallayın.

Wave to Tom.

El Kaide, IŞİD --

Al-Qaeda, ISIS --

Vatandaşlar ”El Día.)

citizens” El Día.)

El falıyla ilgileniyorum.

- I am interested in palm reading.
- I'm interested in palm reading.

El ele gittiler.

They went hand in hand.

Ehliyetime el konuldu.

My license was confiscated.

Biz el sıkıştık.

We shook on it.

Tom el salladı.

Tom waved.

O ikinci-el.

It is second-hand.

Herkes el sıkıştı.

Everyone shook hands.

Ona el koydum.

I confiscated it.

El kitabına danıştım.

I consulted the handbook.

El kitabına bakayım.

Let me check the manual.

El yazınız okunaksız.

Your handwriting is illegible.

İş el değiştirdi.

The business has changed hands.

O ikinci el.

- It's second-hand.
- It is second-hand.

El Tobosa'da doğdu.

She was born in El Toboso.

Herkese el salladım.

I waved to everyone.

El yazısı okunaksız.

The handwriting is illegible.

El çantam çalındı.

My handbag was stolen.

El arabası nerede?

Where is the wheelbarrow?

El ele yürüdüler.

They walked hand in hand.

El kaldırmaktan korkma.

Don't be afraid to raise your hand.

Kime el sallıyorsun?

Who are you waving at?

- Tom herkese el sallar.
- Tom herkese el sallıyor.

Tom waves to everyone.

- Berbat el yazım var.
- Benim el yazım berbat.

- I have terrible handwriting.
- I have awful handwriting.

- Bu kimin el feneridir?
- Bu el feneri kimin?

Whose flashlight is this?

- Kendi el yazımı okuyamam.
- Kendi el yazımı okuyamıyorum.

I can't read my own handwriting.

Tom'a el salladım ve o geri el salladı.

I waved to Tom and he waved back.

- Senin el yazın çok güzel.
- El yazın çok güzel.

Your handwriting is very good.

"Gizli el sıkışmayı biliyor musun?" "Ne gizli el sıkışması?"

"Do you know the secret handshake?" "What secret handshake?"

Tom kanepenin arkasına düşen el fenerini el yordamıyla aradı.

Tom groped for the flashlight that had fallen behind the couch.

- Benim el yazım okunaklı değil.
- Benim el yazım okunaksız.

My handwriting is illegible.

- Bu el yazısı okunaklı değil.
- Bu el yazısı okunaksız.

This handwriting is illegible.

Arkadan bir el kalktı.

A hand was raised behind.

Olanlar el kaldırsın lütfen.

Please raise your hands.

Dediği zaman el uzatsaydık ?

"Help me, I'm scared, there's a bad man"?

Sevimli küçük el çantası,

His pretty little satchel,

Ama El Cap farklıydı.

But El Cap was different.

Hayır, o ikinci el.

No, it's second hand.

El çantamı kim aldı?

Who has taken my handbag?

Benimle el sıkışmayı reddetti.

He refused to shake hands with me.

O el çantasını çaldırdı.

She had her handbag stolen.

Onun el yazısı kötüdür.

His handwriting is bad.

O, ona el salladı.

He waved at her.

Ona tekrar el salladım.

I waved him back.

Bu el çantası benim.

This handbag is mine.

Tom'un ehliyetine el konuldu.

- Tom has had his licence suspended.
- Tom has had his license suspended.

Tom yöneticiyle el sıkışıyor.

Tom is shaking hands with the manager.

O bir el yapımıydı.

- It was handcrafted.
- It was handmade.

Bu senin el çantan.

This is your handbag.

Bu bizim el çantamız.

- This is our handbag.
- This is our bag.

Bu onun el çantası.

This is her handbag.

Bu benim el çantam.

This is my handbag.

Onun el yazısı kötü.

His handwriting is poor.

Sadece el ele tutuşalım.

Let's hold hands.

Sadece el ele tutuşuyorduk.

We were just holding hands.

Kaç el ateş ettin?

How many shots did you fire?

El kitabı sadece İspanyolca.

The manual is in Spanish only.

Tom Mary'ye el salladı.

Tom waved at Mary.

Tom arkamızdan el salladı.

Tom waved goodbye to us.

Tom bana el kaldırmadı.

Tom didn't lay a hand on me.

Tom'a hiç el kaldırmadım.

I never laid a hand on Tom.

Dün el arabam çalındı.

Yesterday, my wheelbarrow was stolen.

El losyonuna ihtiyacım var.

I need hand lotion.

Tom el fenerini açtı.

Tom turned on his flashlight.

El sıkıştınız, değil mi?

You shook hands, didn't you?

O el çantası benim.

That handbag is mine.

El fenerini bana ver.

Give the flashlight to me.

Ben onlara el salladım.

I waved my hand to them.

Onu el ile yönlendirdim.

I led him by the hand.

El kitabını kavramak imkansız.

It is impossible to read her handwriting.

El ile sürebilir misin?

- Can you drive a stick shift?
- Can you drive manual?
- Can you drive stick?
- Can you drive a car with manual transmission?
- Can you drive a five speed?

Bu kimin el yazısı?

Whose handwriting is this?

Tom'un el yazısı okunaksız.

Tom's handwriting is unreadable.

El yazısı metin okunamıyor.

The handwritten text is illegible.

El kitaplarını okumayı umursamıyorum.

I don't mind reading manuals.

O, Tom'un el feneri.

It's Tom's flashlight.

Bu Tom'un el yazısı.

- It's Tom's handwriting.
- This is Tom's handwriting.

Onlar el ele tutuştular.

They held hands.

Haydi, el sıkışın çocuklar!

Come on, shake hands, boys!

- El mahkûm.
- Eli mahkûm.

- Beggars can't be choosers.
- Beggars cannot be choosers.

Tom'un bıçağına el koydum.

I confiscated Tom's knife.

Tom el fenerini kapadı.

Tom turned off the flashlight.

Tom el tırnaklarını çiğniyor.

Tom chews on his fingernails.

Tom el fenerini düşürdü.

Tom dropped his flashlight.

Bu, Tom'un el işi.

This is Tom's handiwork.

Onun el yazısı okunaksızdır.

His handwriting is unreadable.

Bir el feneri getirmeliydik.

- We should've brought a flashlight.
- We should have brought a flashlight.

Bu halı el yapımı.

This rug is handmade.