1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Ağlamaya

Translation of "Ağlamaya" in English

0.010 sec.

Examples of using "Ağlamaya" in a sentence and their english translations:

- O, ağlamaya başladı.
- Ağlamaya başladı.

- She began crying.
- She started to cry.

Ağlamaya değmez.

- It's not worth crying over.
- It isn't worth crying over.

Ağlamaya başladım.

- I started to cry.
- I began to cry.
- I started crying.

Ağlamaya başladı.

- She started to cry.
- She started crying.

Tom ağlamaya başladığında, ben de ağlamaya başladım.

When Tom started crying, I started crying, too.

Sonunda ağlamaya başladı.

At length, he began to cry.

Çocuk ağlamaya başladı.

- The boy began to cry.
- The boy started crying.

O ağlamaya başladı.

- She began crying.
- She started to cry.
- She started crying.
- She began to cry.

O ağlamaya başlıyor.

He's beginning to cry.

Tom ağlamaya başladı.

Tom started crying.

Sen ağlamaya başladın.

You began to cry.

Bebek ağlamaya başladı.

The baby started to cry.

Tom ağlamaya başlıyor.

Tom is starting to cry.

Çocuklar ağlamaya başladı.

- The kids started crying.
- The kids started to cry.

Neredeyse ağlamaya başladım.

I almost started to cry.

Hemen ağlamaya başladım.

I immediately started crying.

Oğlan ağlamaya başladı.

- The boy began to cry.
- The boy started crying.

Ağlamaya devam etti.

She kept on crying.

Ben ağlamaya başladım.

- I started crying.
- I began crying.

Fadıl ağlamaya başladı.

Fadil started to cry.

Layla ağlamaya başladı.

Layla started crying.

Sonra ağlamaya başladık.

Then, we started crying.

Tom ağlamaya meyilli.

Tom is apt to cry.

O ağlamaya başladı ve ben de ağlamaya başladım.

She started crying and I started crying too.

- O, yüzümü gördüğünde ağlamaya başladı.
- Yüzümü görünce, ağlamaya başladı.

She began to cry at the sight of my face.

Tomoko neredeyse ağlamaya başladı.

Tomoko almost started to cry.

Çocuk birden ağlamaya başladı.

- The child burst out crying.
- The baby started to cry.

Döndü ve ağlamaya başladı.

She turned and began to cry.

Kız hıçkırarak ağlamaya başladı.

The girl started to sob.

O, ağlamaya devam etti.

He kept on crying.

Kız kardeşim ağlamaya başladı.

My sister started crying.

Tom da ağlamaya başladı.

- Tom started crying as well.
- Tom started crying, too.

Tom aniden ağlamaya başladı.

Tom suddenly started to cry.

Aniden Tom ağlamaya başladı.

Suddenly Tom began to cry.

Ben de ağlamaya başladım.

- I started to cry too.
- I started to cry, too.
- I cried, too.

Şimdi ağlamaya başlama, Tom.

Now don't start crying, Tom.

O yine ağlamaya başladı.

She began to cry again.

Tom ağlamaya devam etti.

Tom kept on crying.

Bütün çocuklar ağlamaya başladı.

All the children started crying.

Bazı insanlar ağlamaya başladılar.

Some people started crying.

Ben sadece ağlamaya başladım.

I just started crying.

Herkes yeniden ağlamaya başladı.

Everyone started crying again.

Tom hıçkırarak ağlamaya başladı.

Tom started sobbing.

Soğanları doğrarken ağlamaya başladım.

I started crying when I was chopping the onions.

Çocuk hıçkırarak ağlamaya başladı.

The boy started to sob.

Tom yine ağlamaya başladı.

Tom started crying again.

Tom sadece ağlamaya başladı.

Tom just started crying.

Tom tekrar ağlamaya başladı.

Tom began to cry again.

Tom birden ağlamaya başladı.

- Tom burst out crying.
- Tom burst into tears.
- Tom started to cry.

Yüzümü görünce, ağlamaya başladı.

When she saw my face, she started to cry.

Mary neredeyse ağlamaya başladı.

Mary almost began to cry.

Tom neredeyse ağlamaya başladı.

- Tom almost began to cry.
- Tom almost started to cry.

Onu duyduğumda ağlamaya başladım.

When I heard that, I started to cry.

Leyla hemen ağlamaya başladı.

Layla started to cry right away.

Tom hemen ağlamaya başladı.

- Tom started to cry right away.
- Tom started crying immediately.

O vakit ağlamaya başladım.

- It was then that I started to cry.
- It was then I started to cry.

Tom telefonda ağlamaya başladı.

Tom started crying on the phone.

- Çocukların ikisi de ağlamaya başladı.
- Her iki çocuk da ağlamaya başladı.

Both of the children started crying.

Bebeğim ağlamaya başladı, süt istiyordu.

My baby began crying, asking for milk.

Yalnız bırakıldığında bebek ağlamaya başladı.

Left alone, the baby began to cry.

Çocuk köpeği gördüğünde ağlamaya başladı.

The child began to cry at the sight of the dog.

Bu arada, o ağlamaya başladı.

In the meantime, she began to cry.

Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.

She began to grumble and then to weep.

Küçük kız ağlamaya devam etti.

The little girl just kept crying.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill kept on crying for hours.

Ağlamaya başlarsa onu ne yapayım.

When she starts to cry, what shall I do with her?

Haberi duyar duymaz ağlamaya başladı.

He started crying as soon as he heard the news.

Tom ağlamaya başlayabilir gibi görünüyor.

Tom looks like he might start crying.

Tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

- She looked like she was going to start crying again.
- He looked like he was going to start crying again.

O ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

She looked like she was going to start crying.

O, yüzümü gördüğünde ağlamaya başladı.

She began to cry at the sight of my face.

Tom ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

Tom looked like he was going to start crying.

Tom üzüldü ve ağlamaya başladı.

Tom became upset and began to cry.

Tom ağlamaya hazır gibi görünüyor.

Tom looks like he's ready to cry.