Translation of "Alışılmadık" in English

0.012 sec.

Examples of using "Alışılmadık" in a sentence and their english translations:

Bu alışılmadık bir durumdur.

This is an unusual situation.

Bu alışılmadık bir istek.

This is an unusual request.

Bu alışılmadık bir politika.

This is an unusual policy.

"Boustrophedon" alışılmadık bir kelimedir.

"Boustrophedon" is an unusual word...

Sami alışılmadık bir çocuktur.

Sami is an unusual kid.

Alışılmadık biri ve dikkatimi çekiyor.

He's unfamiliar; he demands my attention -

Alışılmadık bir yaşam biçimini benimsedi.

He adopted an unconventional lifestyle.

Biz alışılmadık bir şey bulmadık.

We didn't find anything unusual.

Onlar alışılmadık bir bağlantıyı paylaştılar.

They shared an unusual connection.

O alışılmadık biçimde iyi davrandı.

She behaved exceptionally well.

Tom bazı alışılmadık şeyler yaptı.

Tom has done some unconventional things.

Çok alışılmadık bir şey oldu.

Something very unusual has happened.

Dün gece alışılmadık biçimde soğuktu.

Last night was unusually cold.

Harald? Ne alışılmadık bir isim!

Harald? What an unusual name!

- Onun alışılmadık davranışları bizim şüphelere sebebiyet verdi.
- Onun alışılmadık davranışları bizim şüpheleri doğurdu.

Her unusual behavior gave rise to our suspicions.

Ben alışılmadık bir yere aşık oldum.

I fell in love in an unlikely place.

Tom bu gece alışılmadık biçimde geveze.

Tom is unusually talkative tonight.

Bu alışılmadık derecede uzun bir cümle.

This is an unusually long sentence.

Karpuzlar bu yıl alışılmadık biçimde tatlı.

The watermelons this year are unusually sweet.

Alışılmadık sıklıkla yemek yiyorsun, değil mi?

You're eating unusually often, aren't you?

Sensörler alışılmadık hiçbir şey tespit etmiyor.

The sensors aren't detecting anything unusual.

2013/2014 kışı Kuzey Avrupa'da alışılmadık derecede yumuşaktı ve Kuzey Amerika'da alışılmadık biçimde sertti.

The winter of 2013-2014 was unusually mild in northern Europe and unusually severe in North America.

Bu alışılmadık soruları en uygun şekilde soran

It's a vibrant group of scientists and clinicians

Tüm galaksilerin aniden ortadan kaybolması alışılmadık değil.

It's not unusual that entire galaxies disappear all of a sudden.

Son zamanlarda alışılmadık bir şey gördün mü?

- Did you see anything unusual lately?
- Have you seen anything unusual lately?

Tom'un bu kadar erken burada olması alışılmadık.

It's unusual for Tom to be here so early.

Burada alışılmadık bir şey olmaz gibi görünüyor.

Nothing unusual seems to happen around here.

Leyla'nın erkek arkadaşının alışılmadık bir ismi vardı.

Layla's boyfriend had an unusual first name.

Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.

It's unusual for you to do something like that.

Partinize geliyorum ve sana alışılmadık bir hediye getiriyorum.

I'm coming to your party and bringing you an unusual present.

Defans oyuncuları için birçok gol atmak alışılmadık bir şeydir.

It's unusual for defensive players to score many goals.

Okul gezimiz alışılmadık bir kar yağışı nedeniyle berbat oldu.

Our school trip was spoiled by an unusual snowfall.

Alışılmadık sıcak hava, elma hasadı için sorunlara yol açtı.

Unusually warm weather caused problems for the apple harvest.

- Bu çok, çok sıra dışı.
- Bu çok, çok alışılmadık.

This is very, very unusual.

- Bizim alışılmadık bir ilişkimiz var.
- Bizim olağandışı bir ilişkimiz var.

We have an unusual relationship.

CA: Demek istediğim Netflix kültürüyle ilgili alışılmadık bir şey olmalı ki

CA: I mean, there must be something unusual about Netflix's culture

- Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.

Phone theft has been thwarted in an unusual manner.

Öyle görünüyor ki Dubai sürekli dünyadaki en büyük, en lüks ve en alışılmadık

It seems that Dubai always aspires to carry out the largest, most luxurious and most eccentric

- Bu kış alışılmadık şekilde ılık geçti.
- Bu kış hiç olmadığı kadar ılık geçti.

- Winter was unusually mild.
- That winter was unusually mild.
- Winter was exceptionally mild.