Translation of "Alıkoydu" in English

0.018 sec.

Examples of using "Alıkoydu" in a sentence and their english translations:

Beni okumaktan alıkoydu.

It kept me from reading.

Kar, treni seferden alıkoydu.

The snow prevented the train from running.

Hastalık beni okula gelmekten alıkoydu.

Illness prevented me from coming to school.

Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

Illness kept me from attending the meeting.

O düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu

sparing me from doing the unthinkable,

Onun yarası onu iş için alıkoydu.

His injury incapacitated him for work.

Onun ani hastalığı bizi seyahatten alıkoydu.

His sudden illness deterred us from traveling.

Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.

Poor health prohibited him from traveling.

Annemin hastalığı, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

My mother's illness prevented me from attending the meeting.

Patronum beni 30 dakikadan daha fazla alıkoydu.

My boss detained me more than 30 minutes.

Tom beni büyük bir hata yapmaktan alıkoydu.

Tom kept me from making a big mistake.

Tom, beni arzu ettiğim şeyi yapmaktan alıkoydu.

Tom stopped me from doing what I wanted to do.

Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.

A sprained ankle disabled him from walking for a month.

- Kalın sis uçağın kalkmasını engelledi.
- Kalın sis, uçağı kalkıştan alıkoydu.

The thick fog prevented the plane from taking off.

- Fırtına beni ayrılmaktan alıkoydu.
- Fırtına benim yola çıkmama engel oldu.

The storm prevented me from leaving.