Translation of "Ayrılıyoruz" in English

0.027 sec.

Examples of using "Ayrılıyoruz" in a sentence and their english translations:

Yarın ayrılıyoruz.

- We're leaving tomorrow.
- We are leaving tomorrow.

Boston'dan ayrılıyoruz.

We're leaving Boston.

Yakında buradan ayrılıyoruz.

We're leaving here soon.

Yarın buradan ayrılıyoruz.

We're leaving here tomorrow.

Biz buradan ayrılıyoruz.

We're leaving here.

Yarın saat kaçta ayrılıyoruz?

What time do we leave tomorrow?

Yarın sabah Japonya'dan ayrılıyoruz.

Tomorrow morning we're leaving Japan.

Önümüzdeki Pazartesi Narita'dan ayrılıyoruz.

We are leaving Narita next Monday.

Gelecek ay Boston'dan ayrılıyoruz.

We're leaving Boston next month.

Otuz dakika içinde ayrılıyoruz.

We're leaving in thirty minutes.

Bu öğleden sonra ayrılıyoruz.

We're leaving this afternoon.

Yarından sonraki gün ayrılıyoruz.

We're leaving the day after tomorrow.

Buradan ayrılıyoruz. Polisler geliyor.

We're getting out of here. The cops are coming.

Yarın sabah erken ayrılıyoruz.

- We are leaving early tomorrow morning.
- We're leaving early tomorrow morning.

Hadi Tom. Biz ayrılıyoruz.

Come on, Tom. We're leaving.

Gelecek pazartesi Boston'dan ayrılıyoruz.

We're leaving Boston next Monday.

Gelecek pazartesi Avustralya'dan ayrılıyoruz.

We're leaving Australia next Monday.

Turdan sonra otelden ayrılıyoruz.

We'll leave the hotel after the tour.

Biz yarın sabah Japonya'dan ayrılıyoruz.

- We are leaving Japan tomorrow morning.
- Tomorrow morning we're leaving Japan.

Biz gelecek ay Japonya'dan ayrılıyoruz.

We are leaving Japan next month.

Görüş olarak birbirimizden hafifçe ayrılıyoruz.

We had a slight difference of opinion.

Eğer yakında bir iş bulamazsan, ayrılıyoruz.

If you don't get a job soon, we're breaking up.

"Biz ayrılıyoruz." "Ama siz daha yeni geldin."

"We're leaving." "But you just got here."

Tom ve ben bu öğleden sonra ayrılıyoruz.

Tom and I'll leave this afternoon.

Tom ve ben ofisten sık sık aynı vakitte ayrılıyoruz.

Tom and I often leave the office at the same time.

- Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim.
- Seninle bu konuda ayrılıyoruz.

I differ from you on that point.