Translation of "Ayrıntıları" in English

0.006 sec.

Examples of using "Ayrıntıları" in a sentence and their english translations:

Ayrıntıları bilmiyorum.

I don't know the details.

Ayrıntıları atlayabilirsiniz.

You may leave out the details.

- Detayları geç.
- Bana ayrıntıları anlatma.
- Ayrıntıları atla.

Spare me the details.

Bana ayrıntıları bildirin.

Let me know the details.

Bütün ayrıntıları biliyorum.

I know all the details.

Ayrıntıları hatırlamak zor.

It's difficult to remember details.

Bize ayrıntıları verin.

Give us the details.

Ben ayrıntıları istiyorum.

I want the details.

Ben ayrıntıları istemedim.

I didn't ask for details.

Tom ayrıntıları sağlamazdı.

Tom wouldn't provide details.

Arkadaşlarım ayrıntıları istedi.

My friends wanted details.

Bütün ayrıntıları bilmiyorum.

I don't know all the details.

- Anlaşmanın ayrıntıları sahnelerin arkasında hazırlandı.
- Anlaşmanın ayrıntıları gizlice ayarlandı.

The details of the agreement were worked out behind the scenes.

Bana tüm ayrıntıları ver.

Give me chapter and verse.

Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.

The details of the agreement are set forth in the contract.

Ayrıntıları şimdi mi istiyorsun?

Do you want the details now?

Henüz tüm ayrıntıları bilmiyorum.

I don't know all the details yet.

Kendim tüm ayrıntıları bilmiyorum.

I don't know all the details myself.

O tüm ayrıntıları yazdı.

He wrote down all the details.

Tom ayrıntıları ele alacak.

Tom will handle the details.

Komitenin ayrıntıları çözmesini istiyoruz.

We want the committee to work out the details.

Ona bütün ayrıntıları verdi.

She gave him all the details.

Tom ayrıntıları görüşmek istemiyordu.

Tom didn't want to discuss the details.

Tom bazı ayrıntıları karaladı.

Tom scribbled down some details.

Tüm ayrıntıları almak istiyorum.

I need to get all the details.

Bana tüm ayrıntıları verin.

Give me all the details.

Suçun belirli ayrıntıları açıklanmadı.

Certain details of the crime were not made public.

Tom ayrıntıları Mary'ye açıkladı.

Tom explained the details to Mary.

Bütün ayrıntıları Tom'a anlatmadım.

I didn't tell Tom all the details.

Ayrıntıları bilmeme gerek yok.

I don't need to know the details.

- Ayrıntıları istiyorum.
- Ben detayları istiyorum.

I want details.

Bana dehşet verici ayrıntıları ver.

Spare me the grisly details.

Bütün ayrıntıları duymama gerek yok.

I don't need to hear all the details.

Tom ayrıntıları Mary ile tartıştı.

Tom discussed the details with Mary.

Tom'un tüm ayrıntıları bilmesi gerekmez.

Tom doesn't need to know all the details.

Tom ayrıntıları temin etmeyi reddetti.

Tom declined to provide details.

Tom birçok önemli ayrıntıları atladı.

Tom skipped many important details.

Tom'un daha fazla ayrıntıları yoktu.

Tom didn't have further details.

Tom, defterindeki bazı ayrıntıları karaladı.

Tom scribbled down some details in his notebook.

Tom bana bütün ayrıntıları söyledi.

Tom told me all the details.

Ayrıntıları bana daha sonra söyleyebilirsin.

You can tell me the details later.

Bana tüm ayrıntıları söyleyebilir misin?

Could you tell me all the details?

Tom bana bütün ayrıntıları söylemedi.

Tom didn't tell me all the details.

Ben hâlâ tüm ayrıntıları bilmiyorum.

I still don't know all the details.

Tom başka ayrıntıları olmadığını söyledi.

- Tom said he had no other details.
- Tom said that he had no other details.

- Planın ayrıntıları açıklanmadı.
- Planın detayları açıklanmadı.

The details of the plan unfolded.

Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.

I corrected even the smallest details.

- Bana detayları ver.
- Bana ayrıntıları ver.

Give me the details.

Ayrıntıları sonuçlandırmak için endişeli olduğunun farkındayım.

I realize you're anxious to finalize the details.

- Detayları bilmek istiyorlar.
- Ayrıntıları bilmek istiyorlar.

They would like to know the details.

Tom ayrıntıları daha sonra Mary'ye verecek.

Tom is going to give Mary the details later.

Sami onunla ilgili ayrıntıları bilmek istemedi.

Sami didn't want to know details about that.

Tom bana ayrıntıları daha sonra vereceğini söyledi.

- Tom said he'd give me the details later.
- Tom said that he'd give me the details later.

Tom daha sonra bana bütün ayrıntıları söyleyebilir.

Tom can tell me all the details later.

Ben yeni planın ayrıntıları ile kendimi tanıtmam gerekiyor.

I must acquaint myself with the details of the new plan.

- Tom tüm ayrıntıları hatırladı.
- Tom her ayrıntıyı hatırladı.

Tom remembered all the details.

Öğrenci gereksiz ayrıntıları çıkararak raporunu kısaltmaya karar verdi.

The student decided to abridge his paper by taking out unnecessary details.

Tom bir sürü alakasız ayrıntıları bildirerek zamanımızı boşa harcadı.

Tom wasted our time reporting a lot of irrelevant details.

Keşke sana bütün ayrıntıları söyleyebilsem ama patronum bana söylemememi söyledi.

I wish I could tell you all the details, but my boss told me not to.

Bir veya iki ay sonra, bu tür küçük ayrıntıları hatırlamayacaksınız.

- You'll no longer remember such minor details after a month or two.
- After a month or two, you won't remember such minor details.