Translation of "Büyüdü" in English

0.010 sec.

Examples of using "Büyüdü" in a sentence and their english translations:

Ve giderek büyüdü ve büyüdü.

growing bigger and bigger.

Avustralya'da büyüdü.

- He was brought up in Australia.
- He grew up in Australia.

Gözleri büyüdü.

His eyes widened.

Tom büyüdü.

Tom has grown.

Çim büyüdü.

Grass grew.

Oğullarım büyüdü.

My sons have grown up.

Sami büyüdü.

Sami has grown up.

Google bu şekilde büyüdü de büyüdü.

Google grew and grown this way.

- O, yoksulluk içinde büyüdü.
- Sefalet içinde büyüdü.

He grew up in poverty.

Bugün takımımız büyüdü

Today, our team has grown,

Şaşkınlıkla gözleri büyüdü.

Her eyes become round in surprise.

O gittikçe büyüdü.

It grew larger and larger.

Onların oğlu büyüdü.

Their son grew bigger.

Onun çocukları büyüdü.

His children have grown up.

İleri geri büyüdü.

He walked back and forth.

O, Fransa'da büyüdü.

She was raised in France.

O, Avustralya'da büyüdü.

- He was brought up in Australia.
- He grew up in Australia.
- She grew up in Australia.

Tom'un utancı büyüdü.

Tom's embarrassment grew.

Tom Avustralya'da büyüdü.

- Tom grew up in Australia.
- Tom was brought up in Australia.

Tutku yüreklerinde büyüdü.

Passion grew in their hearts.

Çocuklarım burada büyüdü.

My kids grew up here.

Tom'un gözleri büyüdü.

Tom's eyes widened.

O, Almanya'da büyüdü.

He grew up in Germany.

Tom Midwest'te büyüdü.

Tom grew up in the Midwest.

Tom Boston'da büyüdü.

Tom was raised in Boston.

Tom buralarda büyüdü.

Tom grew up around here.

Tom biraz büyüdü.

Tom has grown up a little bit.

Çocukların büyüdü mü?

Are your children grown up?

Tom disleksiyle büyüdü.

Tom grew up with dyslexia.

Tom endişeli büyüdü.

Tom grew anxious.

Tom banliyölerde büyüdü.

Tom grew up in the suburbs.

Leyla şüpheli büyüdü.

Layla grew suspicious.

Tom şüpheli büyüdü.

- Tom got suspicious.
- Tom grew suspicious.

Tom Kanada'da büyüdü.

Tom grew up in Canada.

Sami burada büyüdü.

Sami grew up here.

- Tom bir baba olmadan büyüdü.
- Tom babasız büyüdü.

Tom grew up without a father.

- Sami iki dilli büyüdü.
- Sami çift dilli büyüdü.

Sami grew up bilingual.

- Sami Mısır'ın kırsalında büyüdü.
- Sami Mısır'ın kırsal kesiminde büyüdü.

Sami grew up in rural Egypt.

- Tom 90'larda büyüdü.
- Tom 90'lı yıllarda büyüdü.

Tom grew up in the 90s.

Laura Ingalls kırda büyüdü.

Laura Ingalls grew up on the prairie.

Bitki azar azar büyüdü.

This plant grew little by little.

Küçük bir kentte büyüdü.

He grew up in a small town.

Tom, Ohio'da doğup büyüdü.

Tom was born and raised in Ohio.

Tokyo'da doğdu ve büyüdü.

He was born and brought up in Tokyo.

Tom yoksulluk içinde büyüdü.

Tom grew up in poverty.

Genç kuşak internetle büyüdü.

Young people grew up with the Internet.

Benim bütün oğullarım büyüdü.

My boys are all grown up.

Tom bakımsız koşullarda büyüdü.

Tom grew up in squalid conditions.

Tom'un kafa karışıklığı büyüdü.

Tom's confusion grew.

O, kaotik koşullarda büyüdü.

She grew up in chaotic circumstances.

Tom Boston yakınlarında büyüdü.

Tom grew up near Boston.

Tom Boston'da mı büyüdü?

Did Tom grow up in Boston?

O Tokyo'da doğup büyüdü.

He was born and raised in Tokyo.

Oğlun şimdi oldukça büyüdü.

Your son is quite grown up now.

O, yoksulluk içinde büyüdü.

She grew up in poverty.

Mary yoksulluk içinde büyüdü.

Mary grew up in poverty.

Tom iki dilli büyüdü.

Tom grew up bilingual.

Tom koruyucu ailede büyüdü.

Tom grew up in foster care.

Tom bir çiftlikte büyüdü.

Tom grew up on a farm.

Japonya'da ve Çin'de büyüdü.

She grew up in Japan and China.

Teksas'ta küçük şehirlerde büyüdü.

He grew up in small towns in Texas.

Tom bir yetimhanede büyüdü.

Tom grew up in an orphanage.

Onlardan ikisi Boston'da büyüdü.

The two of them grew up in Boston.

Tom beyzbol oynayarak büyüdü.

Tom grew up playing baseball.

Tom Fransızca konuşarak büyüdü.

Tom grew up speaking French.

Tom bir şehirde büyüdü.

Tom grew up in a city.

Leyla aristokrat dünyada büyüdü.

Layla grew up in the aristocratic world.

Leyla, İngiltere kırsalında büyüdü.

Layla grew up in rural England.

Tom burada Boston'da büyüdü.

Tom grew up here in Boston.

Tom bu çiftlikte büyüdü.

Tom grew up on this ranch.

Tom'un işi hızla büyüdü.

Tom's business grew rapidly.

Sami zenginlik içinde büyüdü.

Sami grew up in wealth.

Sami o şekilde büyüdü.

Sami was raised that way.

Sami bu evde büyüdü.

Sami grew up in this house.

Irkçı bir çevrede büyüdü.

He grew up in a racist environment.

- Tom kitapların arasında büyüdü.
- Tom kitaplarla çevrili bir ortamda büyüdü.

Tom grew up surrounded by books.

O arka sokaklarda doğup büyüdü.

She was born and brought up on the backstreets.

Gün geçtikçe, momentumda kampanyamız büyüdü.

As the days passed, our campaign grew in momentum.

O, küçük bir köyde büyüdü.

He grew up in a little village.

Japon ekonomisi geniş ölçüde büyüdü.

The economy of Japan has grown enormously.

Jack Nicholson, New Jersey'de büyüdü.

Jack Nicholson was raised in New Jersey.

Onun ikinci romanında karakterler büyüdü.

In her second novel, the characters have grown up.

O, anne babasıyla birlikte büyüdü.

He grew up with his parents.

Tom zengin bir ailede büyüdü.

Tom grew up in a rich family.

Ve çocuk daha da büyüdü.

And the boy grew older.

O, zengin bir ailede büyüdü.

She was brought up in a rich family.

Amerika'da doğdu ve Japonya'da büyüdü.

- She was born in America and grew up in Japan.
- She was born in the United States and grew up in Japan.

Tom bir çiftlikte doğup büyüdü.

Tom was born and raised on a farm.

Tom küçük bir köyde büyüdü.

Tom was raised in a small village.

Tom komünist bir ülkede büyüdü.

Tom grew up in a communist country.

Tom Boston'da doğdu ve büyüdü.

Tom was born and raised in Boston.