Translation of "Boğulmaktan" in English

0.027 sec.

Examples of using "Boğulmaktan" in a sentence and their english translations:

- Boğulmaktan korkuyorum.
- Boğulmaktan korkarım.

I'm afraid of drowning.

Çocuğu boğulmaktan kurtardılar.

They rescued the boy from drowning.

Tom boğulmaktan kurtarıldı.

Tom was saved from drowning.

O çocuklarını boğulmaktan kurtardı.

She saved her children from drowning.

Bütün yolcular boğulmaktan kurtarıldılar.

All the passengers were saved from drowning.

Bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

He rescued a boy from drowning.

Polis çocuğu boğulmaktan kurtardı.

The policeman saved the child from drowning.

O, çocuğu boğulmaktan kurtardı.

He saved the boy from drowning.

Tom, Mary'yi boğulmaktan kurtardı.

Tom saved Mary from drowning.

Çocuk kıl payı boğulmaktan kurtuldu.

- The boy narrowly escaped drowning.
- The boy almost drowned.

Genç adam kızı boğulmaktan kurtardı.

The young man saved the girl from drowning.

Genç adam çocuğu boğulmaktan kurtardı.

The young man saved the child from drowning.

Küçük bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

He saved a little boy from drowning.

Tom bir köpeği boğulmaktan kurtardı.

Tom rescued a dog from drowning.

Az önce kedini boğulmaktan kurtardım.

I just saved your cat from drowning.

Bir gölette bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

He saved a child from drowning in a pond.

Küçük kız gölde boğulmaktan neredeyse kıl payı kurtuldu.

It was a close call when the little girl almost drowned in the lake.

Bir kızı boğulmaktan kurtardığı için ona ödül verildi.

He rescued a girl from drowning and was given a reward.

Çocuğu boğulmaktan kurtarmak için onun cesareti övgü üstü.

His bravery to save the child from drowning is above praise.

Tom, geçen hafta sonu bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

Tom rescued a boy from drowning last weekend.