Translation of "Buluşmaya" in English

0.004 sec.

Examples of using "Buluşmaya" in a sentence and their english translations:

Seninle buluşmaya çıkamam.

I can't go out on a date with you.

Yakında onunla buluşmaya gideceğim.

I'll go meet her soon.

Onlarla buluşmaya gitmek zorundayım.

I have to go meet with them.

Onunla buluşmaya gitmek zorundayım.

I have to go meet with him.

Ben onunla buluşmaya başladım.

I started dating her.

Tom'la buluşmaya gitmek zorundayım.

I have to go meet Tom.

Tom buluşmaya gitmeye hazırlanıyor.

Tom is getting ready to go on a date.

Sami, Müslümanlarla buluşmaya başladı.

Sami started meeting Muslims.

Bir diğer kötü buluşmaya göre,

another bad date,

Tom, Mary ile buluşmaya gitti.

Tom went on a date with Mary.

Alışveriş merkezinde Tom'la buluşmaya gitmeliyim.

I have to go meet Tom at the mall.

Peki bugün buluşmaya ne dersin?

How about meeting today?

Onu benimle buluşmaya razı ettim.

I prevail on her to have a date with me.

Tom, Mary'yle buluşmaya devam etti.

Tom continued to date Mary.

Kısa sürede onunla buluşmaya gideceğim.

I'll go meet him soon.

Sami, Leyla ile buluşmaya gitti.

Sami went to meet Layla.

- Buluşmaya yalnızca bir avuç dolusu insan geldi.
- Buluşmaya az sayıda insan geldi.

Only a handful of people came to the meeting.

- Sami ve Leyla gizlice buluşmaya başladılar.
- Sami ve Leyla gizli olarak buluşmaya başladılar.

Sami and Layla started meeting in secret.

Gerçekten Mary ile buluşmaya çıkmayı istemiyorum.

I really don't want to go out on a date with Mary.

Cuma akşamı, tanımadığım biriyle buluşmaya gidiyorum.

I'm going to go on the blind date Friday evening.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

She promised to meet her at the coffee shop.

Trafik sıkışıklığı nedeniyle buluşmaya geç kaldık.

Because of a traffic jam, we were late for the meeting.

- Onları karşılamaya gidelim.
- Onlarla buluşmaya gidelim.

Let's go meet them.

- Pizzaro ve onun yirmi adamıyla buluşmaya gitti.
- O, Pizzaro ve onun yirmi adamıyla buluşmaya gitti.

He went to meet Pizzaro and twenty of his men.

Buluşmaya yalnızca bir avuç dolusu insan geldi.

Only a handful of people came to the meeting.

Tom, Mary adında bir kızla buluşmaya gitti.

Tom went to meet some girl named Mary.

Napolyon sürgünden döndüğünde, Suchet onunla Paris'te buluşmaya gitti.

When Napoleon returned from exile, Suchet went to meet him in Paris.

Hepimiz yılda en az bir kere buluşmaya çalışıyoruz.

We all try to get together at least once a year.

Tom hem Mary hem de Alice'le buluşmaya gitti.

Tom has gone on dates with both Mary and Alice.

Onlar yirmi yıldan sonra tekrar orada buluşmaya karar verdi.

They decided to meet there again after twenty years.

- Düzenli olarak görüşmeye devam ettiler.
- Düzenli olarak buluşmaya devam ettiler.

They continued to meet regularly.

Kitbuqa ya düşmanın yaklaştığı haberi geldiği gibi oda İslam ordusuyla buluşmaya gitti.

Once news reached Kitbuqa of the approaching enemy, he marched out to meet the Islamic army.