Translation of "Bulunan" in English

0.018 sec.

Examples of using "Bulunan" in a sentence and their english translations:

Savaşçı özelliği bulunan

warrior

Soğurken, içerisinde bulunan

as it cools down,

bulunan bir köye götürmek.

to a remote village right in the heart of the jungle.

Solunda bulunan aletleri kullan.

Use the tools found at your left.

Cezayir'de bulunan Bicâye'ye taşındı.

He moved to Bejaia, Algeria.

Çantamda bulunan şekerleme sıcakta eridi.

The candy I had in my bag went mushy in the heat.

Sınıfta bulunan herkes Tom'a güldü.

- Everyone in the class laughed at Tom.
- Everybody in the class laughed at Tom.

- Macaristan Orta Avrupa'da bulunan bir devlettir.
- Macaristan, Avrupa'nın ortasında bulunan bir ülkedir.

- Hungary is a state situated in Central Europe.
- Hungary is a state located in Central Europe.

Göbekli ve diğer kazı yerlerinde bulunan

And our zoologists can recognize

şu anda bulunan Ayasofya, 3. Ayasofya'dır

Hagia Sophia, currently located, is the 3rd Hagia Sophia.

Mozaiklerde bulunan meleklerin sırrı hala çözülemedi

The secret of the angels in the mosaics still unresolved

Meksika, Kuzey Amerika'da bulunan bir ülkedir.

Mexico is a country in North America.

Uçakta bulunan beş yüz yolcu vardı.

The plane had five hundred passengers on board.

Vaatlerde bulunan tek kişi ben değildim.

I wasn't the only one who made promises.

Bu, o çölde bulunan bir hayvandır.

This is an animal found in that desert.

Üzerimde bulunan tüm parayı dilenciye verdim.

I gave the beggar all the money I had on me.

Truva günümüz Türkiyesi'nde bulunan bir şehirdi.

Troy was a city in present-day Turkey.

"Anlam, madde aleminde bulunan bir şey değildir;

"Meaning is not found in the material realm;

Lütfen cevabınızı aşağıda bulunan yorum bölümüne bırakın.

Please, leave your answer in the comment section below.

Londra'da bulunan bir arkadaşımdan bir mektup aldım.

I got a letter from a friend of mine in London.

Tatoeba'ya katkıda bulunan başka Berberiler var mı?

Are there other Berbers contributing to Tatoeba?

Keşke Tatoeba'ya katkıda bulunan birçok berber olsa.

I wish there were many Berbers who contribute to Tatoeba.

Bir uzman arabada bulunan kumaşı analiz etti.

An expert analyzed the fabric found in the car.

Fal kurabiyelerinin içinde bulunan falları kim yazıyor?

Who writes the fortunes that are inside fortune cookies?

Kilimanjaro, Tanzanya'da bulunan ve uyuyan bir yanardağdır.

Mount Kilimanjaro is a dormant volcano located in Tanzania.

Kapıda bulunan adam bana onun adını söylemedi.

The man at the door didn't tell me his name.

Tom okulunun kütüphanesinde bulunan her kitabı okudu.

Tom has read every book in his school's library.

Içeride bulunan işlemeler ince bir sıva ile kapatıldı

the embroideries inside were covered with a fine plaster

Sana çok nadir bulunan bir şey vermek istiyorum.

I want to give you something rare.

Bunun sebebi sabunun içinde bulunan iki yönlü moleküllerdir.

That’s because inside, soap has two-sided molecules.

Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.

The salts and minerals found in these mountains are quite diverse.

Plaja gittiğin zaman okyanusta bulunan evrenin sınırsızlığını görürsün.

When you go to the beach you see the immensity of the universe contained in the ocean.

Onun hastanede bulunan annesini ziyarete gitmeyi planladığını düşünüyorum.

I think she was planning to go visit her mother who is in the hospital.

Bulunan şeyler arasında şemsiyeler, ayakkabılar ve mendiller vardı.

Among the things found were umbrellas, shoes, and handkerchiefs.

Ben sokağın köşesinde bulunan telefon kulübesindeki telefonu kullanacağım.

I am going to use the telephone in the phone booth at the street corner.

Alexanderplatz, Berlin'in Mitte semtinde bulunan bir halk meydanıdır.

Alexanderplatz is a public square located in the Mitte district of Berlin.

Şöminenin üstündeki duvarda bulunan resim Tom tarafından yapıldı.

The painting on the wall above the fireplace is by Tom.

Pyeongchang, Güney Kore'deki Taebaek Dağları'nda bulunan bir ilçedir.

Pyeongchang is a county located in the Taebaek Mountains in South Korea.

Cezayir'de bulunan Kabiliye'ye gelip Berberice öğrenmenizi tavsiye ederim.

I recommend you to travel to Kabylie, Algeria, and learn Berber.

Kanatlarda bulunan Veliteler, kuşatma girişimini farkedip çoğu panikleyerek kaçtılar.

Velites on the flanks spot the envelopement and some of them panic and flee.

Gözlerinde bulunan yansıtıcı katman çok az olan ışığı kuvvetlendirir.

A reflective layer in their eyes amplifies what little light there is.

Bunlar üç yıldır terörist izleme listesinde bulunan iki kardeşti.

the two brothers who had been on a terror watch list for three years.

şu anda bulunan 3. sü, 2. sinin üzerine yapıldı

3rd place currently on top of 2nd place

Türkiye de bulunan siteler bu kelimeleri de içerisinde bulundurdu.

Turkey was also found in sites contain these words.

En şiddet dolu bölgelerden birinde bulunan bir ülkeden bahsediyoruz

in the middle of one of the most violent regions on the planet.

Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.

Salt was a rare and costly commodity in ancient times.

Andorra, İspanya ve Fransa arasında bulunan küçük bir prensliktir.

Andorra is a small principality situated between Spain and France.

Tatoeba'yı va bu siteye katkıda bulunan bütün insanları seviyorum.

I love Tatoeba and all the people that contribute on this website.

Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.

On the table, there was a plate with three fried eggs on it.

Kapalı bir sistem içerisinde bulunan enerjilerin toplamı sabit kalır.

In a closed system the sum of the contained energies remains constant.

Hacker şirketin veri tabanında bulunan hassas dosyalara erişimi kazandı.

The hacker gained access to sensitive files in the company's database.

Sami'nin karnında bulunan arsenik seviyesi 4 atı öldürecek kadardı.

The level of arsenic found in Sami's stomach was enough to kill 4 horses.

İkinci katta veya daha yüksekte bulunan bir daire arıyorum.

I am looking for an apartment located on the second floor or higher.

İş başvurusunda bulunan kişiye CV'sini tekrar yazmasını tavsiye etti.

He advised the job applicant to redo her resume.

Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.

Wow, that's a huge cave dropping into the side of the mountain.

40 günü aşkın bir seyahat dönemi bulunan Çin yeni yılında,

Over the 40-day travel period of Chinese New Year,

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

Mirror-like cells in her eyes amplify what little light there is.

Basra Körfezinin girişinde, etrafı sarılmış stratejik bir bölgede bulunan Dubai'nin

Located in a strategic enclave at the mouth of the Persian Gulf, the growth process of

María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.

María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.

Green Bank Teleskobu, Batı Virginia'da bulunan büyük bir telsiz teleskobudur.

The Green Bank Telescope is a large radio telescope located in West Virginia.

Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.

Pedicellariae are long, finger-like appendages with three tiny teeth on the end.

Ancak, en çok bulunan örnek ise Suudi Arabistan'da olan. Dünyanın en

However, the most archetypical case is the one we find in Saudi Arabia - one of the world’s

Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır.

International Business Machines Corporation, based in Armonk, New York, is the world's largest computer firm.

Bu arada Suriye ve Irak'ta törer eylemlerinde bulunan DAEŞ'in yenilgiye uğratırlması...

Meanwhile in Syria and Iraq, the terrorist group, ISIS is nearing defeat and both the

Avustralya'da bulunan bir yılan olan "içbölge taypanı" dünyanın en zehirli yılanıdır.

The inland taipan, a snake found in Australia, is the most venomous snake in the world.

Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?

Doesn't it irritate you to see couples making out around town?

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

His eyes, made of thousands of tiny lenses, collect every last bit of available light.

O hayır kuruluşuna yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adı verildi.

That charity is named after someone who contributed about two billion yen.

Bilim insanları, kanında virüse karşı antikor bulunan kişileri belirleyebilecek testler geliştirmeye çalışıyor.

Scientists are working to develop tests to identify people with antibodies to the virus in their blood.

Bu kadar askeri üs bulunan bir ülkeyi, sadece çılgın birisi işgal etmeye kalkar.

With so many military bases in the country, only a wacko would dare to invade them.

Japon bayrağı merkezde güneşi temsil eden kırmızı bir daire bulunan beyaz bir dikdörtgendir.

The Japanese flag is a white rectangle with a red circle in the centre representing the sun.

Tom bilgisayarda bulunan dahili hard diskteki tüm dosyaları harici bir hard diske kopyaladı.

Tom copied all the files on his internal hard disk to an external hard disk.

Saldırı ve zaferlere daha önem veren, her zaman saldırılarda bulunan olan bir ordu olacaktı.

than in ruling the conquered lands.

Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.

With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.

Lütfen, öğleden sonra saat 2:30'da, ikinci katta bulunan konferans salonundaki toplantıya katılın.

Please attend the meeting in the second floor conference room at 2:30 p.m.

Milyonlarca turist İstanbul'da bulunan Santa Sophia'yı ziyaret etmek için Türkiye'ye her yaz akın ediyor.

Millions of tourists flock to Turkey every summer to visit Hagia Sophia in Istanbul.

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

Folklorist Jonathan Young says the only thing that could harm it was a weapon tipped in human saliva.

- Tom çocukken, evde bulunan tek kitap İncil'di.
- Tom bir çocukken evdeki tek kitap bir İncildi.

When Tom was a kid, the only book in the house was a Bible.

Polis, terk edilmiş araba ile üç kilometre uzakta bulunan ceset arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyor.

- The police suspected there was a connection between the abandoned car and the dead body found three miles away.
- The police suspected that there was a connection between the abandoned car and the dead body found three miles away.

- Kabiliye kuzeydoğu Cezayir'de bulunan dağlık bir bölgedir.
- Kabiliye kuzeydoğu Cezayir'de yer alan dağlık bir bölgedir.

Kabylie is a mountainous region situated in northeastern Algeria.

Albay Yuri A. Gagarin 9 Mart 1934'te Rusya'da Moskova'nın batısındaki bölgede bulunan bir kolektif çiftlikte doğdu.

Colonel Yuri A. Gagarin was born on a collective farm in a region west of Moscow, Russia on March 9, 1934.

Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar ve tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

And the earth brought forth the green herb, and such as yieldeth seed according to its kind, and the tree that beareth fruit, having seed each one according to its kind. And God saw that it was good.

İşte yeryüzünde tohum veren her otu ve tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.

And God said: Behold I have given you every herb bearing seed upon the earth, and all trees that have in themselves seed of their own kind, to be your meat.

Tanrı, "Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.

And he said: let the earth bring forth green herb, and such as may seed, and the fruit tree yielding fruit after its kind, which may have seed in itself upon the earth. And it was so done.

- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan tropikal yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyor ki 2000 yılına kadar % 80'i yok olabilir.
- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.

The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.

That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.

- Tom Tatoeba Projesine beş haneli bağışta bulunan bir bağışçı.
- Tom Tatoeba Projesine dört sıfırlı bağışta bulundu.
- Tom Tatoeba Projesine on binin üstünde bir tutarda bağış yaptı.

Tom is a five-figure donor to the Tatoeba Project.

5 Mart Cuma günü kararlaştırılan 10 Milyar Avroluk kurtarma planı uyarınca Güney Kıbrıs bankalarında 100,000 avronun üzerinde parası bulunan mudilerin artık tasarrufları üzerinden yüzde 9.9 vergi ödemesi gerekecek.

All depositors with over €100,000 in Southern Cypriot banks will now have to pay 9.9 percent levy on their savings as part of a €10 billion bailout plan agreed on Friday, March 15.

- Tom Goodman hayır kurumlarına her yıl binlerce dolar bağış yapar. Gerçekten isminin hakkını veriyor.
- Her yıl yardım kuruluşlarına binlerce dolarlık bağışta bulunan Tom Goodman gerçekten adının hakkını veriyor.

Tom Goodman donates thousands of dollars to charities each year. He really lives up to his name.

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Some people keep rare animals as pets.