Translation of "Burnu" in English

0.007 sec.

Examples of using "Burnu" in a sentence and their english translations:

- Burnu kanadı.
- Onun burnu kanadı.

His nose bled.

- Onun burnu kanıyor.
- Burnu kanıyor.

His nose is bleeding.

Burnu kanıyor.

His nose is bleeding.

Yakında burnu sürtülecek.

He will come down soon.

Tom'un burnu kızarmıştı.

Tom's nose was red.

Onun burnu kanıyor.

He has a nose bleed.

Mary'nin burnu kanıyordu.

Mary's nose was bleeding.

Çocuğun burnu kanıyor.

The child's nose is bleeding.

Burnu çok orijinal.

His nose is totally different.

Onun burnu büyük.

- His nose is big.
- Her nose is big.

Tom'un burnu akıyor.

Tom has a runny nose.

Tom'un burnu havada.

- Tom is stuck-up.
- Tom is cocky.

Tom'un çok burnu havada.

Tom is very stuck up.

Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.

Her nose is twice as keen as a bloodhound's,

Tom'un kanayan bir burnu var.

Tom has a bloody nose.

Onun uzun bir burnu var.

She has a long nose.

Pinokyo'nun uzun bir burnu vardı.

Pinocchio had a long nose.

Bir köpeğin burnu çok duyarlıdır.

A dog's nose is very sensitive.

Tom'un büyük bir burnu var.

Tom has a big nose.

Onun büyük burnu mu var?

Does she have a big nose?

Onun burnu aşırı derecede büyük.

Her nose is abnormally large.

Tom'un tıkalı bir burnu var.

Tom has a stuffed-up nose.

Tom'un küçük bir burnu var.

Tom has a small nose.

Rudolph'un kırmızı bir burnu var.

Rudolph has a red nose.

Onun burnu onun en iyi özelliğidir.

His nose is his best feature.

Bir filin uzun bir burnu vardır.

An elephant has a long nose.

Tom'un büyük bir burnu var mı?

Does Tom have a big nose?

Onun büyük bir burnu var mı?

Does he have a big nose?

Cyrano'nun çok büyük bir burnu vardı.

Cyrano had a very large nose.

Tom'un çok büyük bir burnu var.

Tom has a very large nose.

Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.

His eye was swollen and his nose was bleeding.

Dan'in, otomobilin içinde kanlı bir burnu vardı.

Dan had a bloody nose inside the car.

- Kazada yaralanan olmadı.
- Kazada kimsenin burnu kanamadı.

No one was injured in the accident.

Onun her zaman bir kitaba gömülü burnu vardır.

He always has his nose buried in a book.

Bu ikinci yalanda, onun burnu birkaç inç daha büyüdü.

At this second lie, his nose grew a few more inches.

Tom'un kanlı bir burnu vardı ve kanı gömleğine sürdü.

Tom had a bloody nose and got blood on his shirt.

"Benim köpeğimin bir burnu yok." "O nasıl kokluyor?" "Korkunç."

"My dog doesn't have a nose." "How does he smell?" "Terrible."

Kleopatra'nın burnu daha kısa olsaydı dünyanın bütün yüzü değişmiş olurdu.

If Cleopatra's nose had been shorter, the whole face of the world would have been changed.

Kleopatra'nın burnu daha kısa olmuş olsaydı, dünya tarihi farklı olurdu.

If Cleopatra's nose had been shorter, the history of the world would be different.

Onun burnu biraz daha kısa olsaydı, o oldukça güzel olurdu.

If her nose were a little shorter, she would be quite pretty.

Onun uzun burnu en az iki inç daha uzun hale geldi.

His long nose became at least two inches longer.

Cleopatra'nın burnu biraz daha düşük olmuş olsaydı, dünya tarihi farklı olmuş olurdu.

If Cleopatra's nose had been a little lower, the history of the world might have been different.