Translation of "Caddeyi" in English

0.008 sec.

Examples of using "Caddeyi" in a sentence and their english translations:

Caddeyi geç.

Cross the street.

Caddeyi geçtim.

I crossed the street.

Caddeyi geçelim.

Let's cross the street.

Caddeyi geçme!

Don't cross the street!

Caddeyi geçerken kaydı.

He slipped while crossing the street.

O, caddeyi geçti.

- She came across the street.
- She crossed the street.

Neden caddeyi geçiyorsun?

Why are you crossing the street?

Tom caddeyi geçti.

Tom crossed the street.

Kedi caddeyi geçti.

- A cat ran across the street.
- The cat crossed the street.

Caddeyi koşarak geçmeyin.

Don't run across the street.

O caddeyi geçti.

He crossed the street.

O, caddeyi geçiyordu.

He was crossing the street.

Sen caddeyi geçtin.

- You crossed over the road.
- You crossed the street.

- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Caddeyi geçerken dikkatli olun.

Be careful crossing the street.

- Ben onu caddeyi geçerken gördüm.
- Onun caddeyi geçişini gördüm.

- I saw him cross the street.
- I saw him crossing the street.

Bir çocuk caddeyi geçiyor.

A boy is walking across the street.

Tom caddeyi yürüyerek geçti.

Tom walked across the street.

O sadece caddeyi geçecekti.

He was just going to the walk across the street.

O, caddeyi geçerken görüldü.

- He was seen crossing the street.
- He was seen crossing the road.

Caddeyi geçen adama bak.

Look at the man crossing the street.

Onu caddeyi geçerken gördüm.

We saw him walking across the street.

O, şimdi caddeyi geçiyor.

He is crossing the street now.

Onun caddeyi geçişini gördüm.

I saw him crossing the street.

Onun caddeyi geçtiğini gördüm.

I saw her coming across the street.

Onun caddeyi geçtiğini gördük.

We saw him walk across the street.

Onlar caddeyi kardan temizlediler.

They cleared the street of snow.

Tom zaten caddeyi geçti.

Tom has already crossed the street.

Tom caddeyi işaret etti.

Tom motioned up the street.

Caddeyi geçerken dikkatli ol.

Be careful when you cross the street.

Köpek yürüyerek caddeyi geçti.

The dog walked across the street.

Yol silindiri caddeyi düzleştiriyor.

The road roller is levelling the street.

Tom işlek caddeyi geçti.

Tom crossed the busy street.

Bu caddeyi geçmek tehlikelidir.

It is very dangerous to cross this street.

Burada caddeyi geçmek tehlikelidir.

It is dangerous to cross the street here.

Onun caddeyi geçişini izledim.

I watched him cross the street.

Tom caddeyi geçmekten korkuyordu.

Tom was afraid to cross the street.

- Işık kırmızıyken caddeyi geçmen tehlikelidir.
- Kırmızı ışıkta caddeyi geçmen tehlikelidir.

It's dangerous for you to cross the street when the light is red.

Öğretmenin caddeyi yürüyerek geçtiğini gördüm.

I saw the teacher walk across the street.

Caddeyi geçerken arabalara dikkat et.

When you cross the street, watch out for cars.

Caddeyi geçerken çok dikkatli olamazsın.

- You cannot be too careful when crossing the street.
- You can't be too careful when crossing the street.

Caddeyi geçerken arabalara dikkat etmelisin.

You should look out for cars when you cross the street.

Bir kedi caddeyi koşarak geçti.

A cat ran across the street.

Bir köpeğin caddeyi geçtiğini gördüm.

I saw a dog crossing the street.

Bir çocuğun caddeyi geçtiğini gördüm.

I saw a boy crossing the street.

Onun caddeyi geçmesine yardımcı oldum.

I helped him walk across the street.

Yaşlı bir kadın, caddeyi geçiyor.

An old woman is crossing the street.

Onun caddeyi geçmesine yardım ettim.

- I helped him walk across the street.
- I helped him cross the street.

Lütfen caddeyi geçerken dikkatli olun.

Please be careful when crossing the street.

Ben onu caddeyi geçerken gördüm.

I saw him cross the street.

Tom'un caddeyi geçmesine izin verme.

Don't let Tom cross the street.

Onların caddeyi geçmesine izin verme.

Don't let them cross the street.

Onun caddeyi geçmesine izin verme.

Don't let him cross the street.

Bu caddeyi izlersen, istasyona gidersin.

If you follow this street, you will get to the station.

O, düdüğü duyduğunda caddeyi geçti.

When he heard the whistle, he crossed the street.

Polis kırmızı ışıkta caddeyi geçmememizi söyledi.

The policeman told us not to cross the street against the red light.

Bazı insanların caddeyi yürüyerek geçtiğini görebiliyorum.

I can see some people walking across the street.

İşlek bir caddeyi geçerken dikkatli olmalısın.

You must be careful when crossing a busy street.

Caddeyi geçerken trafik konusunda dikkatli olmalısın.

You must be careful of the traffic when you cross the street.

Büyük bir caddeyi geçerken dikkatli olmalısın.

You should be careful when crossing a big street.

Caddeyi geçmek için bu düğmeye basın.

To cross the street, press this button.

Taze bir kar tabakası caddeyi kapladı.

A fresh layer of snow covered the street.

Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.

- Avoid crossing this street when it is raining.
- Avoid crossing this street when it's raining.

Otobüsten inerken onun caddeyi geçtiğini gördüm.

I saw him cross the street as I got off the bus.

Yaşlı bir kadının caddeyi geçtiğini gördüm.

I saw an old woman cross the street.

O, sinyal kırmızı iken caddeyi geçti.

He crossed the street when the signal was red.

Yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım ettim.

I helped the old man cross the street.

- Sokağı geçmek zorundayız.
- Caddeyi geçmek zorundayız.

We have to cross the street.

- Fadıl, sokağı geçiyordu.
- Fadıl caddeyi geçiyordu.

Fadil was crossing the street.

Yaşlı bayanın caddeyi geçmesine yardım ettim.

I helped the old lady cross the street.

Eğer acelem varsa burada caddeyi geçmekten kaçınırım.

I avoid crossing the street here if I am in a hurry.

O, caddeyi geçerken bir araba tarafından çarpıldı.

She was hit by a car while she was crossing the street.

Küçük kız kardeşim caddeyi geçerken elimi tuttu.

My little sister took my hand when we crossed the street.

Ben caddeyi bulabildim ama onun evini bulamadım.

I was able to find the street, but I couldn't find her house.

Yaşlı bir kamburun caddeyi geçmesine yardım ettim.

I helped an old hunchback cross the street.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

She helped the old man cross the road.

Caddeyi geçmeden önce her iki yöne bak.

Look both ways before you cross the street.

Yaşlı bir kadının caddeyi geçmesine yardım ettim.

I helped an old woman across the street.

Dur! Caddeyi geçen yaşlı bir hanımefendi var.

Stop! There's an old lady crossing the street!

On bir saniye sonra onlar caddeyi geçebilir.

After eleven seconds they can cross the street.

Beni izle ve sana aradığın caddeyi göstereceğim.

Follow me and I will show you the street that you are looking for.

Bir yayanın, caddeyi yaya geçidinde geçmesi gerekir.

A pedestrian needs to cross the street at a crosswalk.

Tom yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

Tom helped the old man cross the road.

Tom caddeyi geçen yaşlı adama yardım etti.

Tom helped the old man across the street.

Onun, caddeyi geçerken çok dikkatli olması gerekir.

She needs to be very careful when she crosses the street.

Tom caddeyi geçerken büyük bir sıçan gördü.

Tom saw a large rat run across the street.

Işık hâlâ kırmızı olmasına rağmen caddeyi geçtim.

I crossed the street even though the light was still red.

Caddeyi geçmeden önce sola ve sağa bakınız.

Look to the left and right before crossing the street.

Caddeyi geçmeme yardım ettiğin için teşekkür ederim.

Thank you for helping me cross the street.

More Words:

geç

tom

kedi

sen

Translate "geçtin" to other language: