Translation of "Düşünmemişti" in English

0.005 sec.

Examples of using "Düşünmemişti" in a sentence and their english translations:

Tom onu düşünmemişti.

Tom hadn't considered that.

Tom o olasılığı düşünmemişti.

Tom hadn't considered that possibility.

Tom bunu yapabileceğini düşünmemişti.

Tom didn't think you were going to be able to do that.

Tom Mary'nin ilgilediğini düşünmemişti.

Tom didn't think Mary was interested.

Tom Mary'nin korktuğunu düşünmemişti.

Tom didn't think Mary was frightened.

Tom Mary'nin etkilendiğini düşünmemişti.

Tom didn't think Mary was impressed.

Tom bunu yapabileceğimi düşünmemişti.

Tom didn't think I could do that.

Tom Mary'nin kazanabileceğini düşünmemişti.

Tom didn't think that Mary could win.

Tom onu yapabileceğini düşünmemişti.

- Tom didn't think he could do that.
- Tom didn't think that he could do that.

Tom kimsenin bunu yapabileceğini düşünmemişti.

- Tom didn't think anybody could do that.
- Tom didn't think anyone could do that.

Tom senin bunu yapabileceğini düşünmemişti.

Tom didn't think you could do that.

Tom Mary'nin makul olacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be reasonable.

Tom Mary'nin bunu yapabileceğini düşünmemişti.

Tom didn't think that Mary could do that.

Tom Mary'nin yalnız olacağını düşünmemişti.

- Tom didn't think Mary would be lonely.
- Tom didn't think Mary would be alone.

Tom Mary'nin hazır olacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be ready.

Tom Mary'nin birinci olacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be first.

Tom Mary'nin erken geleceğini düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be early.

Tom, Mary'nin sinirli göründüğünü düşünmemişti.

Tom didn't think Mary looked nervous.

Tom Mary'nin geç kalacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be late.

Tom Mary'nin son olacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be last.

Tom Mary'nin burada olacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be here.

Tom Mary'nin şaşkın olduğunu düşünmemişti.

Tom didn't think Mary was surprised.

Tom, Mary'nin Boston'da olduğunu düşünmemişti.

Tom didn't think Mary was in Boston.

Tom Mary'nin haklı olduğunu düşünmemişti.

Tom didn't think Mary was right.

Tom Mary'nin kazanacağını hiç düşünmemişti.

Tom never thought Mary would win.

Tom bunu yapmayı hiç düşünmemişti.

Tom never intended to do that.

Sami mahkum olacağını asla düşünmemişti.

Sami never thought that he would be convicted.

Tom, Mary'nin bir balık yakalayacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would catch a fish.

O, hayallerinin gerçek olacağını hiç düşünmemişti.

She never thought her dreams would come true.

Tom, Mary'yi uzun bir zamandır düşünmemişti.

Tom had not thought of Mary in a long time.

Tom Mary'nin onu yapacağını hiç düşünmemişti.

Tom never thought Mary would do that.

Tom, Mary'nin o olmadan ayrılabileceğini düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would leave without him.

Tom Mary'nin ona zarar vereceğini düşünmemişti.

Tom never thought Mary would hurt him.

Tom, Mary'nin bunu yapmayı unutacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would forget to do that.

Tom Mary'nin buna izin vereceğini düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would allow it.

Tom gerçekten Mary'ye yardım etmeyi düşünmemişti.

Tom never really intended to help Mary.

Daha önce hiç kimse buz satmayı düşünmemişti.

No one had ever thought of selling ice before.

Tom daha önce o konuyu hiç düşünmemişti.

Tom had never thought of that before.

Tom, Mary'nin bunu yapmasının güvenli olacağını düşünmemişti.

Tom didn't think it would be safe for Mary to do that.

Tom Mary'nin aslında üniversiteden mezun olacağını hiç düşünmemişti.

Tom never thought Mary would ever actually graduate from college.

- Onun eğlenceli olduğunu düşünmedi.
- Bunun komik olacağını düşünmemişti.

She didn't think it was funny.

Tom Mary'nin bu öğleden sonra bunu yapacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would be doing that this afternoon.

- Tom, Mary'nin onu dinlediğini düşünmemişti.
- Tom Mary'nin onu duyduğunu düşünmüyordu.

Tom didn't think Mary heard him.

Tom, Mary’nin John’a toplantının ne zaman başlayacağını söylemeyi unutacağını düşünmemişti.

Tom didn't think Mary would forget to tell John what time the meeting was going to start.