1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Demeye

Translation of "Demeye" in English

0.004 sec.

Examples of using "Demeye" in a sentence and their english translations:

Hayır demeye korkuyordum.

I was afraid to say no.

Moktor!" demeye başlarken, o da "Moktor" demeye devam ediyor.

as all of the patrons now start chanting "Moktor! Moktor! Moktor!"

Evet demeye karar verdim.

I've decided to say yes.

Bana "merhaba" demeye gel.

Come say "hi" to me!

Size ne demeye çalışıyorum öyleyse?

So what am I trying to tell you here?

Planıma hayır demeye cesaret edemedi.

He dared not say no to my plan.

Onun ne demeye çalıştığını bilmiyorum.

I don't know what she's trying to say.

Tom insanlara hayır demeye korkuyor.

Tom is afraid to say no to people.

Keşke bana Tom demeye başlasan.

I wish you would start calling me Tom.

Ona hayır demeye dilim varmıyor.

I can't bring myself to say no.

Tom evet demeye karar verdi.

Tom has decided to say yes.

Bana aptal demeye nasıl cesaret edersin!

How dare you call me a fool!

Bana aptal demeye nasıl cüret edersin!

- How dare you call me stupid?
- How dare you call me stupid!

Bunun üzerine kendime "mutlu feminist" demeye karar verdim.

So I decided to call myself "a happy feminist."

Bana nasıl böyle bir şey demeye cüret ediyorsun!

How dare you say such a thing to me!

Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.

Go say goodbye to them before they leave.

Bana cılız ve çirkin demeye nasıl cesaret edersin?

How dare you call me skinny and ugly?

Evrenin her zaman önümde olacağını söylerken ne demeye çalıştın?”

What do you mean, the universe is always going to get there before me?"

Tom bir şey demeye çalıştı ama Mary onu engelledi.

Tom tried to say something, but Mary cut him off.

- Sadece hoşça kal demeye gelmek istedim.
- Gelip veda etmek istedim.

I just wanted to come say goodbye.

Sami sadece arkasına yaslandı ve Leyla'yı dinlerken "aham" demeye devam etti.

Sami just sat back and kept saying "aham" while he listened to Layla.

Bilgisayar bana "bir hata oluştu" demeye devam ediyor fakat bunu zaten biliyorum!

The computer keeps telling me that "an error has occured", but I already know that!

- Ne demeye çalıştığınızı bilmiyorum.
- Ne söylemeye çalıştığınızı bilmiyorum.
- Bilmiyorum ne söylüyorsunuz.
- Ne söylüyorsunuz bilmiyorum.

I don't know what you're trying to say.