1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Dersine

Translation of "Dersine" in English

0.010 sec.

Examples of using "Dersine" in a sentence and their english translations:

Meryem fitness dersine gitti.

Mary went to her fitness class.

Dün Fransızca dersine gitmedim.

I didn't go to French class yesterday.

Sami Arapça dersine gitti.

- Sami went to his Arabic class.
- Sami went to Arabic class.

Bir tarih dersine ihtiyacım yok.

I don't need a history lesson.

Edatları çalışırken dersine konsantre oldu.

He concentrated on his study of prepositions.

İlk Fransızca dersine hoş geldiniz.

Welcome to the first French class.

Birinci Almanca dersine hoş geldiniz.

Welcome to the first German class.

O bir yüzme dersine gitti.

She went to a swimming class.

Yabancı dil dersine düzenli katılım önemlidir.

Regular attendance is important in a foreign language class.

Babam bir lisede İngilizce dersine giriyor.

My father teaches English at a high school.

Espirili bir anekdot ile dersine başladı.

He began his lecture with a humorous anecdote.

Sen gerçekten dans dersine gidiyor musun?

Do you actually go to dance class?

Tom, Mary'nin okulunda Fransızca dersine giriyor.

Tom teaches French at Mary's school.

Bizim profesör dersine her zaman vaktinde gelir.

Our professor is always on time for his class.

Fizik dersine daha fazla dikkat etmen gerekirdi.

- You should have paid more attention in physics class.
- You should've paid more attention in physics class.

Biyoloji dersine daha fazla dikkat etmen gerekirdi.

You should have paid more attention in biology class.

Biyoloji dersine daha fazla dikkat etmem gerekirdi.

- I should have paid more attention in biology class.
- I should've paid more attention in biology class.

Tom, okuldan sonra matematik ek dersine katılır.

Tom attends maths enrichment classes after school.

Mary daha yeni bir halk dansı dersine başladı.

Mary just started a folk dancing class.

- Sami Arapça sınıfına gitti.
- Sami Arapça dersine gitti.

Sami went to Arabic class.

- Tom, Fransızca kursuna gitti.
- Tom, Fransızca dersine girdi.

Tom went to French class.

Dün, Tom bir motosiklet kazasında yaralandı, bu yüzden beden eğitimi dersine şimdilik katılamıyor.

Yesterday, Tom was injured in a motorbike accident, so he can't attend gym class for the time being.