Translation of "Farklıydı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Farklıydı" in a sentence and their english translations:

O farklıydı.

That was different.

Bu farklıydı.

It's been different.

Bugün farklıydı.

Today was different.

Onlar farklıydı.

They were different.

Tom farklıydı.

Tom was different.

Biraz farklıydı.

It was a little different.

Almanlardan çok farklıydı.

from that of the Germans.

Çocuklar ondan farklıydı.

The children were different from her.

O bütünüyle farklıydı.

It was totally different.

Bu kesinlikle farklıydı.

It was definitely different.

Tom çok farklıydı.

Tom was very different.

O nasıl farklıydı?

How was it different?

Her sefer farklıydı.

Each time was different.

O zamanlar farklıydı.

Back then it was different.

Tom'un durumu farklıydı.

Tom's situation was different.

Bu sefer farklıydı.

This time, it was different.

1930'lar farklıydı.

The 1930s were different.

Bu hafta farklıydı.

This week was different.

Bu çok farklıydı.

It was so different.

Leyla gerçekten farklıydı.

Layla was really different.

Benim durumum farklıydı.

My situation was different.

Ama El Cap farklıydı.

But El Cap was different.

Fakat Qutuz'un fikri: Farklıydı.

Qutuz’s opinion… differed.

Tom her zaman farklıydı.

Tom was always different.

Hava bu yıl farklıydı.

The weather has been unusual this year.

Hayal ettiğimden çok farklıydı.

It was very different from what I had imagined.

O zaman koşullar farklıydı.

The circumstances were different then.

İşler o günlerde farklıydı.

Things were different in those days.

O zaman işler farklıydı.

Things were different then.

O her zaman farklıydı.

She was always different.

Samuel Pierpont Langley farklıydı.

Samuel Pierpont Langley was different.

O zamanlar zaman farklıydı.

Times were different then.

Deneyiminiz ne kadar farklıydı?

How has your experience been different?

- Hayat Tom için çok farklıydı.
- Yaşam Tom için çok farklıydı.

Life was very different for Tom.

Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.

The living beings of the past were very different from those of today.

Lâkin, renk katalogda göründüğünden farklıydı.

However, the color was different from the sample color in your catalog.

Onun yetenekleri çok mükemmeldi ve farklıydı.

His abilities were very great and various.

Ben senin yaşındayken işler çok farklıydı.

When I was your age, things were very different.

80'lerde işler gerçekten oldukça farklıydı.

In the 80's, things were really quite different.

Gördüğüm her şey umduğumdan tamamen farklıydı.

Everything that I saw was completely different from what I had expected.

O diğer çocuklardan her zaman farklıydı.

She was always different from other children.

Tom'un görünüşü gözle görülür derecede farklıydı.

Tom's appearance is noticeably different.

Tom ikiz erkek kardeşinden bütünüyle farklıydı.

Tom was totally different from his twin brother.

Kültür onun alışkın olduğundan tamamen farklıydı.

The culture was completely different from the one she was used to.

Tom diğer çocuklardan her zaman farklıydı.

Tom was always different from other children.

Tom her zaman diğer çocuklardan farklıydı.

Tom was always different from the other kids.

Fiziksel olarak iki erkek çok farklıydı.

Physically, the two men were very different.

Onlar çocukların bakım ve yetiştirilmesinde birbirleriyle farklıydı.

They differed with each other on the care and upbringing of their children.

- Olmasını düşündüğüm ile aynı değildi.
- Düşündüğümden farklıydı.

- He was otherwise than I thought.
- He wasn't the same as I thought he'd be.

Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.

He looked confident but his inner feelings were quite different.

Kural olarak, geç kalkarım, ama bu sabah farklıydı.

As a rule, I get up late, but this morning was different.

Linda, Dan'ın daha önce tanıştığı bir kadından çok farklıydı.

Linda was very different from any woman Dan had met before.

Tom erkek arkadaşı John'dan tamamen farklıydı, o dostane ve hayırseverdi.

- Utterly different from Tom was his friend John, who was kind and benevolent.
- Completely different from Tom was his boyfriend John, who was amicable and philanthropic.

Tom'un her şeyi tıkırındaymış gibi görünüyordu; fakat gerçek bundan çok farklıydı.

- Tom looked like he didn't have a care in the world, but nothing could have been further from the truth.
- Tom looked like he didn't have a care in the world, but nothing could've been further from the truth.