Translation of "Görüşmem" in English

0.005 sec.

Examples of using "Görüşmem" in a sentence and their english translations:

Ben görüşmem.

I don't negotiate.

Patronunla görüşmem gerekiyor.

I need to meet your boss.

Bir doktorla görüşmem gerekiyor.

It is necessary that I see a doctor.

Onunla çok sık görüşmem.

I don't meet him so often.

Bir iş görüşmem var.

I have a business meeting.

Tom'la bir görüşmem var.

I have a meeting with Tom.

Bir uzmanla görüşmem gerekiyor.

I need to talk to an expert.

Çok sayıda kadınla görüşmem.

I don't meet too many women.

Doktorla görüşmem konusunda ısrar etti.

She insisted that I should see the doctor.

Bugün Tom'la bir görüşmem var.

I have a meeting with Tom today.

Ben çok sayıda kadınla görüşmem.

I don't meet very many women.

Sadece öğretmeninle bir görüşmem vardı.

I just had a talk with your teacher.

Bu nedenle onunla görüşmem gerek.

That's why I need to meet him.

Avukatlarım seninle görüşmem gerektiğini söyledi.

My lawyers said I should meet with you.

Bir doktorla görüşmem gerektiğini düşünüyorum.

I think I need to see a doctor.

Üç ay sonrasında bir görüşmem vardı

And then, three months later, I had that interview.

Toplantı odasında benim iş görüşmem vardı.

I had my job interview in the meeting room.

Özür dilerim, başka bir görüşmem var.

I'm sorry, I have another meeting.

- Tom'la görüşmem gerekiyor.
- Tom'la konuşmam lâzım.

- I need to talk with Tom.
- I must speak to Tom.
- I must speak with Tom.
- I need a word with Tom.
- I need to talk to Tom.

Yarın sabah bir iş görüşmem var.

I have a job interview tomorrow morning.

Gelecek hafta Bay Jones'la görüşmem planlanıyor.

I'm scheduled to see Mr. Jones next week.

Hazırlanmam gereken bir iş görüşmem var.

I have a job interview I need to get ready for.

Bu sabah bir iş görüşmem vardı.

I had a job interview this morning.

Bu öğleden sonra bir görüşmem var.

I have a meeting this afternoon.

Her pazartesi yöneticimle bir bir görüşmem var.

Every Monday, I have a one-on-one meeting with my manager.

Yarın öğleden sonra bir iş görüşmem var.

I have a job interview tomorrow afternoon.

Bu toplantının işten çıkarılma görüşmem olduğu ortaya çıktı.

That meeting turned out to be my exit interview.

Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.

I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.

- Hemen seni görmem lâzım.
- Hemen seninle görüşmem lâzım.

I need to see you right away.

Her pazartesi, benim yöneticim ile yüz yüze görüşmem var.

- Every Monday, I have a one-on-one meeting with my manager.
- Every Monday, I have a face-to-face meeting with my manager.

İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.

When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.

- Sorumlu kişi ile görüşmem gerekiyor.
- Sorumlu kişi ile konuşmak istiyorum.

I need to speak to the person in charge.

- Hemen biriyle konuşmam gerekiyor.
- Hemen biriyle görüşmem gerekiyor.
- Derhal birisiyle konuşmam gerekiyor.
- Derhal birisiyle görüşmek istiyorum.

I need to speak to someone right away.