1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Hatırlamaya

Translation of "Hatırlamaya" in English

0.005 sec.

Examples of using "Hatırlamaya" in a sentence and their english translations:

Hatırlamaya başlıyorum.

I'm beginning to recall.

Hatırlamaya çalışıyorum.

I'm trying to remember.

Hatırlamaya çalış.

Try to remember.

Olay hatırlamaya değer.

The event is worthy of remembrance.

Onu hatırlamaya çalışacağım.

I'll try to remember that.

Bu hatırlamaya değer.

That's worth remembering.

Sami hatırlamaya çalışıyordu.

Sami was trying to remember.

Ben sadece hatırlamaya çalışıyordum.

I was just trying to remember.

Ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum.

I've been trying to remember what happened.

Kitabın ismini hatırlamaya çalışıyorum.

I'm trying to remember the name of the book.

Makalenin adını hatırlamaya çalışıyorum.

I'm trying to remember the name of the article.

Filmin adını hatırlamaya çalışıyorum.

I'm trying to remember the name of the movie.

Kitabın adını hatırlamaya çalışıyordum.

I was trying to remember the name of the book.

Ne olduğunu hatırlamaya çalış.

Try to recall what happened.

Bu atasözü hatırlamaya değer.

This proverb is worth remembering.

Anahtarlarımı nereye koyduğumu hatırlamaya çalışıyorum.

I've been trying to remember where I put my keys.

Bunun nasıl çalıştığını hatırlamaya çalışıyorum.

I'm trying to remember how this works.

Tom ne olduğunu hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember what had happened.

Gözlerini kapat ve hatırlamaya çalış.

Close your eyes and try to remember.

Yarın size hatırlatmayı hatırlamaya çalışacağım.

I'll try to remember to remind you tomorrow.

Pasaportumu nereye koyduğumu hatırlamaya çalışıyorum.

I'm trying to remember where I put my passport.

Anahtarlarını nereye koyduğunu hatırlamaya çalış.

Try to remember where you put your keys.

Onun adının ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum.

I've been trying to remember what his name is.

Tom pasaportunu nereye koyduğunu hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember where he had put his passport.

Seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlamaya çalışıyorum.

- I'm trying to remember the first time I met you.
- I'm trying to remember the first time that I met you.

Sözlükteki tüm kelimeleri hatırlamaya çalışmak yararsızdır.

It is useless to try to remember all the words in the dictionary.

Ancak haftanın muhtemelen hatırlamaya en değer anı

But perhaps the most memorable moment of the week

Tom Mary'nin ona ne söylediğini hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember what Mary had told him.

Tom Boston'da tanıştığı kızın adını hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember the name of the girl he'd met in Boston.

Tom doktorun adını hatırlamaya çalıştı ama hatırlayamadı.

Tom tried to remember the doctor's name, but he couldn't.

Metindeki bütün cümleleri hatırlamaya çalışma, bu neredeyse imkansız.

Don't try to remember every sentence of the text, it's almost impossible.

Ama büyükannemin sözlerini hatırlamaya devam ediyordum, her zaman şöyle derdi:

But the words of my grandmother kept coming back to me, she was always to say:

Tom sanat müzesini en son ne zaman ziyaret ettiğini hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember the last time he had visited an art museum.

Tom en son ne zaman Mary ile birlikte şarap içtiğini hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember the last time he had drunk wine with Mary.

- Ne kadar uğraşsam da adresini hatırlayamıyorum.
- Ne kadar hatırlamaya çalışsam da adresi aklıma gelmiyor.

I can't remember her address no matter how much I try.