Translation of "Ihtimalle" in English

0.008 sec.

Examples of using "Ihtimalle" in a sentence and their english translations:

Büyük ihtimalle kazanacak.

There is a good chance that he will win.

Büyük ihtimalle o kazanacak.

The chances are that he will win.

Sen büyük ihtimalle haklısın.

You are very likely right.

Jane büyük ihtimalle gelecek.

- Jane is very likely to come.
- Jane is more than likely to come.

O, büyük ihtimalle gelecek.

- He's more than likely to come.
- Most probably, he'll come.
- Most probably, she'll come.

Tom büyük ihtimalle gelmeyecek.

- Tom isn't very likely to come.
- It's very unlikely that Tom will come.

Tom büyük ihtimalle gelecek.

- It's quite likely that Tom will come.
- It's quite likely Tom will come.

Ben büyük ihtimalle kazanacağım.

I'll most likely win.

O büyük ihtimalle olmayacak.

That isn't very likely to happen.

Tom büyük ihtimalle kaybolmayacak.

Tom isn't very likely to get lost.

Tom büyük ihtimalle kazanacak.

- Tom is the most likely to win.
- Tom will most likely win.

Tom büyük ihtimalle ağlamayacak.

Tom isn't very likely to cry.

Tom büyük ihtimalle ağlayacak.

- Tom is very likely to cry.
- Tom will most likely cry.

Tom büyük ihtimalle evde.

Tom is most likely at home.

Büyük ihtimalle haberi henüz duymamıştır.

Chances are that he has not heard the news yet.

- Muhtemelen haklısın.
- Büyük ihtimalle haklısın.

You're probably right.

O, büyük ihtimalle geç kalacak.

He's very likely to be late.

Tom büyük ihtimalle başarılı olacak.

Tom is the most likely to succeed.

Tom'un büyük ihtimalle kazanacağını düşünüyorum.

- I think Tom is likely to win.
- I think that Tom is likely to win.

O büyük ihtimalle bir hata.

That's likely a mistake.

Tom büyük ihtimalle tavsiyene uyacak.

Tom will likely follow your advice.

O en iyi ihtimalle hüsnükuruntu.

That's wishful thinking at best.

Tom büyük ihtimalle bugün tutuklanacak.

Tom is very likely to be arrested today.

Pazartesi büyük ihtimalle rüzgârlı olacak.

Monday will likely be a windy day.

Tom büyük ihtimalle bugün dönmez.

Tom likely won't be back today.

Tom büyük ihtimalle bunu yapacak.

Tom will most likely do that.

Tom bunu büyük ihtimalle yapmayacaktır.

It's likely that Tom won't do that.

Tom büyük ihtimalle hiç kazanmayacak.

Tom isn't very likely to ever win.

Büyük ihtimalle bunu artık yapmayacağım.

I most likely won't do that anymore.

- Tom Mary'nin büyük ihtimalle kazanacağını söyledi.
- Tom, Mary'nin büyük ihtimalle kazanacağını söyledi.

- Tom said Mary would very likely win.
- Tom said that Mary would very likely win.

En kötü ihtimalle podkastlarımız hakkında konuşurduk.

worst case scenario, we can talk about our podcasts.

Hangi takım büyük ihtimalle şampiyonluğu kazanacak?

Which team is the most likely to win the championship?

Çok büyük bir ihtimalle para ödenmeyecek.

In all probability, the money will not be paid.

Büyük ihtimalle Tom'un zamanında varmasını bekliyorsun.

You're probably expecting Tom to arrive on time.

O büyük ihtimalle sadece bir hataydı.

It was very likely just a mistake.

Hayat en iyi ihtimalle sorunlar denizidir.

Life is, at best, a sea of problems.

Tom'un büyük ihtimalle onu yapacağını düşünüyorum.

- I think Tom will very likely do that.
- I think that Tom will very likely do that.

Yarışı büyük ihtimalle kimin kazanacağını düşünüyorsun?

Who do you think is most likely to win the race?

Tom büyük ihtimalle ne yapacağını biliyor.

Tom is very likely to know what to do.

Tom büyük ihtimalle seninle gitmek isteyecektir.

Tom is very likely to want to go with you.

Tom büyük ihtimalle bunu yapmak isteyecektir.

Tom is very likely to want to do that.

Tom şimdi büyük ihtimalle onu yapıyor.

Tom is most likely doing that now.

Tom ve ben büyük ihtimalle ağlamayacağız.

Tom and I aren't very likely to cry.

Tom Mary'nin büyük ihtimalle ağlayacağını söyledi.

- Tom said Mary would very likely cry.
- Tom said that Mary would very likely cry.

Tom büyük ihtimalle artık Mary'ye sarılmayacak.

Tom isn't very likely to hug Mary anymore.

Tom, Mary'nin büyük ihtimalle ağlayacağını söyledi.

- Tom said Mary would very likely cry.
- Tom said that Mary would very likely cry.

Büyük ihtimalle bunu yaptığım için kovulmayacağım.

I'm not very likely to be fired for doing that.

En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.

At worst, I will get an average mark.

En kötü ihtimalle vasat bir not alır.

He will get an average mark at worst.

Tom büyük ihtimalle bunu yapabilecek tek kişidir.

Tom is the only one likely to be able to do that.

- Tom muhtemelen binada.
- Tom büyük ihtimalle binada.

Tom is probably in the building.

Tom en az ihtimalle partine gelecek kişidir.

Tom is the one least likely to come to your party.

- Büyük ihtimalle kazanacak.
- Onun kazanma şansı yüksek.

There is a good chance that he will win.

Tom'un büyük ihtimalle yarın burada olmayacağını düşünüyorum.

- I think Tom will very likely not be here tomorrow.
- I think that Tom will very likely not be here tomorrow.

Tom büyük ihtimalle kırmızı arabayı satın alacak.

Tom is most likely going to buy the red car.

Tom en az ihtimalle bunu yapacak kişidir.

Tom is the least likely person to do that.

- Tom muhtemelen ölecek.
- Tom büyük ihtimalle ölecek.

Tom is likely to die.

Bunu yaparsam büyük ihtimalle üstüm başım kirlenir.

I'll likely get dirty if I do that.

Büyük ihtimalle Tom'un burada olmamasının sebebi budur.

- That's most likely the reason Tom isn't here.
- That's most likely the reason that Tom isn't here.

Tom büyük ihtimalle bunu yapmayı kabul etmeyecek.

Tom isn't very likely to agree to do that.

Ve anladım ki büyük ihtimalle omurgasının alt tarafında

and what I found out is that he probably had a degenerated disc

Eğer öğretmenin söylediklerini dikkatli dinleseydin, büyük ihtimalle anlayabilirdin.

If you'd listen a little more carefully to what the teacher says, you'd probably be able to understand.

Toprak hâlâ yaş. Büyük ihtimalle oyun iptal edilecek.

The ground is still wet. As likely as not, the game will be cancelled.

Tom'un büyük ihtimalle yarışı kazanacak kişi olduğunu düşünüyorum

- I think Tom is the one most likely to win the race.
- I think that Tom is the one most likely to win the race.

Tom'un bize söylediği şey büyük ihtimalle doğru değil.

What Tom told us isn't very likely to be true.

- Bu film muhtemelen dandiktir.
- Film büyük ihtimalle tırt.

This movie is probably cheesy.

Ama eğer solaksanız da büyük ihtimalle koçanlı bir mısır.

or, if you're left-handed, probably a corn on the cob.

Aynı zamanda okulda büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalan çocuklar.

are also the groups of people most likely to be bullied in school.

En kötü ihtimalle sadece otuz dakika geç kalmış olacaksın.

You will be delayed for only thirty minutes at worst.

Tom Mary'nin adres defterini nerede sakladığını büyük ihtimalle bilmiyor.

Tom isn't very likely to know where Mary keeps her address book.

- Tom muhtemelen bizi beklemeyecektir.
- Tom büyük ihtimalle bizi beklemez.

Tom likely won't wait for us.

çocuklar ve gençler, öte yanda yaşlıların uyarılardan en az ihtimalle

kids and teenagers on the one hand, and the elderly on the other hand,

Büyük ihtimalle Chicago'nun aynı yoksul Güney ve Batı Yakası'ndan geliyorlardı.

most likely from the same impoverished South and West Sides of Chicago.

En iyi ihtimalle sadece küçük bir kar için umut edebiliriz.

At best we can only hope for a small profit.

Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin.

In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.

- Tom muhtemelen kayboldu.
- Tom galiba kayboldu.
- Tom büyük ihtimalle kayboldu.

Tom is probably lost.

Bataklıktan hayatta kalan son filinin sırtında çıkıyor, büyük ihtimalle "Cesur Suriyeli"

He emerges from the swamp on the back of his sole surviving elephant, probably the brave Syrian.

Ya da Tv ekranınızın ya da arabanızın bile ihtimalle üretildiği yer. Ya da belkide

or your TV screen, or even your car was manufactured… Or perhaps because it is the place where the

Ben elimden geleni yapacağım, ama en iyi ihtimalle Perşembeden önce onu bitirebilmem mümkün olmaz.

I'll do my best, but I'll not be able to finish it before Thursday at best.

Fillerinin çoğunu kaybederek(büyük ihtimalle biri hariç hepsini) Hannibal için en büyük kayıp bu oluyor Trebia'da.

Losing most of his elephants (possibly all but one) is the only major loss for Hannibal at Trebia.

- Büyük ihtimalle Tom bu öğleden sonra burada olacak.
- Tom'un orada olacağına dair bir şans var mı?

- There's a good chance that Tom will be here this afternoon.
- Is there any chance Tom will be there?

Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.

- Eğer bir şey gerçek olacak kadar çok iyi görünüyorsa, büyük olasılıkla gerçektir.
- Eğer bir şey çok fazla doğru görünüyorsa, büyük ihtimalle doğrudur.

If something sounds too good to be true, it probably is.

- "Irkçı değilim, ama" ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
- "Ben ırkçı değilim, ama" ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.

Every sentence that starts with "I'm not racist, but" is likely to be very racist indeed.