1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Köyün

Translation of "Köyün" in English

0.007 sec.

Examples of using "Köyün" in a sentence and their english translations:

Köyün elektriği yok.

The village has no electricity.

Kilise köyün ortasındadır.

The church is in the middle of the village.

Köyün besine ihtiyacı vardı.

The people need food.

Köyün olduğu vadiye gittik.

We went down to the valley where the village is.

Bu köyün nüfusu azalmıştı.

The population of this village had decreased.

Köyün bir postanesi yok.

The village does not have a post office.

Köyün sizin yardımınıza ihtiyacı var.

The village needs your help.

Köyün merkezinde bir kaynak var.

There's a spring in the center of the village.

Köyün doğusunda bir göl var.

There is a lake on the east of the village.

Köyün merkezinde bir bayrak var.

In the center of the village there is a flag.

Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.

The man is well-known all over the village.

İyi haber, köyün içinde hızla yayıldı.

The good news spread through the village quickly.

Köyün içinden doğru gitmeye devam et.

Keep going straight through the village.

Köyün merkezinde eski bir kule var.

There's an old tower in the center of the village.

Köyün binden daha fazla oturanı vardı.

The village had more than a thousand residents.

Köyün nüfusu üçte bir oranında düştü.

The population of the village dropped by a third.

Tom köyün kenarındaki bir evde yaşıyor.

Tom lives in a house on the edge of the village.

Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.

The news caused alarm throughout the village.

Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.

The people of this village live in harmony with nature.

Köyün yakınındaki bir nehirde balık tutmaya gitti.

He went fishing in a river near the village.

Arpa ve buğday köyün etrafındaki tarlalarda büyür.

Barley and wheat grow in the fields around the village.

Üzgünüm ama bana sonraki köyün yolunu gösterebilir misiniz?

Sorry, but can you show me the way to the next village?

Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.

Once upon a time, there was a pretty little house way out in the country.

Uzun zaman önce köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış.

Long, long ago, there lived an old man in a village.

Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.

I camped near the ruins of an abandoned village.

Birçok köyün ana caddeleri aslında terk edilmiştir. Temel nedeni Wal-Mart gibi büyük mağazaların ilerlemesidir.

The main streets of many villages have in fact been abandoned. The main reason is the advance of big stores like Wal-Mart.