Translation of "Köydeki" in English

0.009 sec.

Examples of using "Köydeki" in a sentence and their english translations:

Köydeki herkes Lenie'yi tanırdı.

Now, everybody in the village knew Lenie.

Köydeki herkes tarafından tanınırdı.

He was known to everybody in the village.

Köydeki herkes onu tanırdı.

Everybody in the village knew him.

Köydeki çocuklar bana güldü.

The boys in the village laughed at me.

Yakında köydeki hayata alışacaksınız.

You'll soon get used to life in the village.

- Köydeki herkes ona hayranlık besler.
- Köydeki herkes ona saygı duyar.

Everybody in the village looks up to him.

O, köydeki herkes tarafından sevildi.

She was loved by everybody in the village.

Köydeki insanlar birbiri ardına hastalandılar.

The people in the village fell ill one after another.

Köydeki herkes piknikte olmayı planlıyor.

Everyone in the village plans to be at the picnic.

Köydeki çoğu insan plana itiraz etti.

Most people in the village objected to the plan.

O her köydeki yaygın bir bilgidir.

That is common knowledge in every village.

Köydeki okulumuzda hiç Almanca öğretmeni yoktu.

In our village school, there was no German language instructor.

O şüphesiz köydeki en yaşlı adamdır.

He is unquestionably the oldest man in the village.

Bu köydeki insanların şebeke suyu yok.

People in this village have no running water.

Vasilissa bütün köydeki en harika güzellikti.

Vasilissa was the greatest beauty in the whole village.

Köydeki herhangi bir adam kadar çok çalıştı.

He worked as hard as any man in the village.

Köydeki herkes ona Yeşil Başlıklı Kız diyordu.

Everyone in the village called her Little Green Riding Hood.

Köydeki insanların aslında doktora ne kadar muhtaç olduğu

how much people in the village actually need a doctor

Tom o küçük köydeki insanların yamyam olduklarına inanıyor.

- Tom believed that the people in that small village were cannibals.
- Tom believed the people in that small village were cannibals.

Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.

People in the village still talked about the horrible way Tom had died.

Tom öylesine yaşlıydı ki köydeki en yaşlı bile önceleri onu yaşlı bir adam olarak biliyordu.

Tom is so old that even the oldest in the village first knew him as an old man.

Tom o kadar yaşlıydı ki, köydeki en yaşlılar bile onu yalnızca yaşlı bir adam olarak tanıyordu.

Tom was so old that even those oldest in the village knew him only as an old man.

"Bugün sütçü toprağa verildi. Orada birçok insan vardı, çünkü köydeki herkes onu tanıyordu." "Ah, Linschoten'da bir sütçü mü vardı?" "Şey, hayır, artık değil!"

"Today, the milkman was buried. There were a lot of people, cause everybody in the village knew him." "Oh, is there a milkman in Linschoten?" "Well, no, not anymore!"