Translation of "Kütüphaneye" in English

0.031 sec.

Examples of using "Kütüphaneye" in a sentence and their english translations:

Kütüphaneye gittim.

I went to the library.

Kütüphaneye gitti.

He has gone to the library.

- Kütüphaneye yiyecek getiremezsiniz.
- Kütüphaneye yiyecek getiremezsin.

- You're not allowed to bring food into the library.
- You aren't allowed to bring food into the library.

Günaşırı kütüphaneye gider.

She goes to the library every other day.

Çoğunlukla kütüphaneye giderdi.

He would often go to the library.

Postane kütüphaneye bitişiktir.

The post office is adjacent to the library.

Kütüphaneye gitmeyi sever.

- She likes to go to the library.
- She likes going to the library.

O, kütüphaneye gitti.

She went to the library.

Kütüphaneye yiyecek taşıyamasın.

You're not allowed to carry food into the library.

Tom'la kütüphaneye gitmeliyim.

I have to go to the library with Tom.

Tom kütüphaneye gitti.

Tom went to the library.

Günaşırı kütüphaneye giderim.

I go to the library every other day.

Tom kütüphaneye girdi.

- Tom walked into the library.
- Tom went into the library.
- Tom entered the library.

Birlikte kütüphaneye gittik.

We went to the library together.

Tom'u kütüphaneye bıraktım.

I dropped Tom off at the library.

Nadiren kütüphaneye giderim.

I seldom go to the library.

Kütüphaneye doğru yürüyeceğim.

I'm going to walk to the library.

- Çoğunlukla arabayla kütüphaneye gider.
- Genellikle kütüphaneye arabayla gider.

He often goes to the library by car.

Öğrencilerin kütüphaneye erişimleri var.

Students have access to the library.

Nadiren bir kütüphaneye giderim.

I seldom go to a library.

Birkaç öğrenci kütüphaneye geldi.

Several students came to the library.

Kitabı kütüphaneye iade ettim.

I returned the book to the library.

Kapanmadan önce kütüphaneye gidelim.

Let's get to the library before it closes.

Hepimiz kütüphaneye geri gidiyoruz.

We're all going back to the library.

Kütüphaneye giderken arkadaşıma rastladım.

On my way to the library I met my friend.

Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.

Tomorrow, I'll take the books to the library.

Genellikle kütüphaneye arabayla gider.

- He often goes to the library by car.
- He often drives to the library.

Yarın seninle kütüphaneye gideceğim.

I'll go to the library with you tomorrow.

Kütüphaneye gitmeyi hatırladın mı?

Did you remember to go to the library?

Bu kitap kütüphaneye ait.

This book belongs to the library.

Tom kütüphaneye gitmekten hoşlanır.

- Tom likes going to the library.
- Tom likes to go to the library.

Tom kütüphaneye gitmekten hoşlanıyor.

Tom likes to go to the library.

Kütüphaneye ne zaman gideceksin?

When are you going to the library?

Bir kütüphaneye gitmem gerekiyor.

I need to get to a library.

Tom kütüphaneye geri dönüyor.

- Tom is going back to the library.
- Tom went back to the library.

Ben yarın kütüphaneye gideceğim.

I'll go to the library tomorrow.

Kütüphaneye gidersen onunla karşılaşabilirsin.

You might meet him if you go to the library.

Yarın kütüphaneye gitmeleri lazım.

They need to go to the library tomorrow.

Tom kütüphaneye gitmiş olmalı.

Tom must've gone to the library.

- Dün kütüphaneye gitmen mi gerekiyordu?
- Dün kütüphaneye gitmek zorunda mıydın?

Did you have to go to the library yesterday?

Kitabı kütüphaneye geri götürdün mü?

Did you take the book back to the library?

Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.

All students have access to the library.

Onların kütüphaneye giriş izinleri var.

They have access to the library.

O, kitabı kütüphaneye geri götürdü.

- She took the book back to the library.
- She returned the book to the library.

Kitabı kütüphaneye iade etmeyi unutma.

Don't forget to return the book to the library.

Kitap okumak için kütüphaneye gittim.

I went to the library to read books.

Kitap okumak için kütüphaneye gider.

He goes to the library to read books.

Her öğrencinin kütüphaneye erişimi vardır.

Every student has access to the library.

Bu kütüphaneye erişim imkânım var.

I have access to this library.

Tom kitabı kütüphaneye iade etti.

Tom returned the book to the library.

Arkadaşım çalışmak için kütüphaneye gider.

My friend goes to the library to study.

Arkadaşım çalışmak için kütüphaneye geliyor.

My friend comes to the library to study.

Onlar kütüphaneye benim adımı verdiler.

They named the library after me.

Çalışmak için o kütüphaneye giderdim.

I used to go to that library to study.

Arkadaşım çalışmak için kütüphaneye geldi.

My friend came to the library to study.

Tom kütüphaneye ders çalışmaya gitti.

Tom went to the library to study.

Tom iyi bir kütüphaneye sahip.

Tom has quite a library.

Kitabı kütüphaneye iade ettiğimi hatırlıyorum.

I remember returning the book to the library.

Kütüphaneye ne zaman gitmek istiyorsun?

When do you want to go to the library?

O, kitabı kütüphaneye iade etti.

She returned the book to the library.

Ben zaman zaman kütüphaneye giderim.

I go to the library from time to time.

Kütüphaneye gideceğini ne zaman söyledin?

- When did you say you would be going to the library?
- When did you say you'd be going to the library?

Ben de yarın kütüphaneye gideceğim.

I'll go to the library tomorrow, too.

Dün kütüphaneye gitmek istedin mi?

Did you want to go to the library yesterday?

- Bazı kitapları kütüphaneye teslim etmem gerekiyor.
- Bazı kitapları kütüphaneye iade etmem gerekiyor.

I must return some books to the library.

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Bu kitabı bugün kütüphaneye geri götürmeliyim.

I have to return this book to the library today.

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.

I have to return this book to the library today.

- Haftada en az bir kere kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir sefer kütüphaneye giderim.

I go to the library at least once a week.

Kütüphaneye bitişik bir bekleme odası var.

There is an anteroom adjoining the library.

Kitabı okumayı bitirdiysen kütüphaneye iade et.

If you have finished reading the book, return it to the library.

Bu kitabı kütüphaneye iade etmek zorundayım.

I have to return this book to the library.

Taninna her gün kütüphaneye gidip çalışır.

Taninna goes to the library and studies every day.

O, kütüphaneye bir kitap iade etti.

She returned a book to the library.

Kütüphaneye giden yolu bana söyleyebilir misiniz?

Can you tell me the way to the library?

Tom Mary'nin John'u kütüphaneye götürmesini istedi.

Tom wanted Mary to drive John to the library.

Kitabı kütüphaneye iade ettiğini iddia ediyordu.

He claimed that he had returned the book to the library.

Tom cumartesi günleri genellikle kütüphaneye gider.

Tom often goes to the library on Saturdays.

Bazı kitapları okumak için kütüphaneye gittim.

I went to the library to read some books.

Bu kitabı kütüphaneye geri götürür müsün?

Would you mind taking this book back to the library?

Bazı kitapları kütüphaneye teslim etmem gerekiyor.

I have to return some books to the library.

Tom haftada üç kez kütüphaneye gider.

Tom goes to the library three times a week.

Daha önce kitapları kütüphaneye iade ettim.

I've already returned the books to the library.

Bana kütüphaneye nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?

Can you tell me how to get to the library?

Bugün kitabı kütüphaneye geri götürmek zorundayım.

I have to take the book back to the library today.

Bu kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.

I have to take these books back to the library.

Senin öğleden sonra kütüphaneye gideceğini sanıyordum.

- I thought you were going to the library this afternoon.
- I thought that you were going to the library this afternoon.

Tom ve Mary'nin kütüphaneye gittiğini gördüm.

I saw Tom and Mary go into the library.

Cezayir'in daha fazla kütüphaneye ihtiyacı var.

Algiers needs more libraries.

25 Ocak'tan önce kitaplarımı kütüphaneye götürmek zorundayım.

I've got to take my library books back before January 25th.

More Words:

tom

Translate "tom" to other language: