Translation of "Kameralar" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kameralar" in a sentence and their english translations:

Bu kameralar Japonya'da üretilir.

These cameras are made in Japan.

Her yerde kameralar var.

There are cameras all over.

Her yerde gizli kameralar vardı.

There were hidden cameras everywhere.

Ama düşük ışıkta görmeye ayarlı kameralar...

But specialist low-light cameras...

Kameralar hakkında bir şey biliyor musun?

Do you know anything about cameras?

kameralar yönünü başka bir yere çevirecek olması.

the cameras are going to turn to something else.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

Low-light cameras reveal the powerful predators...

Dijital fotoğraf makineleri basit kameralar kadar iyi değildir.

Digital cameras aren't as good as rudimentary cameras.

Termal kameralar algıladıkları şeyi bize gösteriyor. Yavrunun yüzgecindeki sıcak kan.

Thermal cameras reveal what they can sense... warm blood in the pup's flipper.

Gerekirdi ve Amerika'da üretilen özel kameralar savaş sahneleri yapmamızı sağlardı.

in Japan, and those special cameras from America that allow us to make battle scenes.

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

In the dead of night, low-light cameras reveal a remarkable sight.

Son teknoloji kameralar, Dünya'nın en ikonik bazı hayvanları hakkında bildiklerimizi değiştiriyor.

Cutting-edge cameras are changing the way we understand some of the most iconic creatures on Earth...

Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.

Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

But low-light cameras reveal a species with a different approach.

- Tom fotoğraf makineleri hakkında bir kitap satın aldı.
- Tom kameralar hakkında bir kitap aldı.

Tom bought a book about cameras.