Translation of "Kaybediyor" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kaybediyor" in a sentence and their english translations:

Kan kaybediyor.

He is losing blood.

Tom kaybediyor.

Tom is losing.

Hep kaybediyor.

He always loses.

Yavaşça hayatını kaybediyor

She's just slowly dying

Köpek kan kaybediyor.

The dog is bleeding.

Tom kan kaybediyor.

- Tom is bleeding.
- Tom's bleeding.

Tom konsantrasyonunu kaybediyor.

Tom is losing his concentration.

Aklımı kaybediyor olmalıyım.

I must be losing my mind.

Tom sabrını kaybediyor.

Tom is losing his patience.

Tom mücadeleyi kaybediyor.

Tom is losing the fight.

Mary kan kaybediyor.

Mary is losing blood.

O, zaman kaybediyor.

He is wasting time.

İnsanlar işlerini kaybediyor.

People are losing their jobs.

Şirket para kaybediyor.

The company is bleeding money.

Tom açıkça kaybediyor.

Tom is clearly losing.

Tom kontrolü kaybediyor.

Tom is losing control.

Tom onu kaybediyor.

Tom is losing it.

Tom, Mary'yi kaybediyor.

Tom is losing Mary.

Tom onları kaybediyor.

Tom is losing them.

Tom ilgi kaybediyor.

Tom is losing interest.

O dengesini kaybediyor.

He's losing his balance.

İnsanlar evlerini kaybediyor.

People are losing their homes.

Onlar kaybediyor olmalı.

They must be losing.

Takımım her zaman kaybediyor.

My team is always losing.

Tom kanserle savaşını kaybediyor.

Tom is losing his battle with cancer.

Bu kumarhane para kaybediyor.

This casino is losing money.

Tom tekrar kan kaybediyor.

Tom is bleeding again.

Tom aklını kaybediyor olmalı.

Tom must be going out of his mind.

Tom kaybediyor gibi görünüyor.

Tom appears to be losing.

Mendilini her zaman kaybediyor.

She is always losing her handkerchief.

Çok fazla kan kaybediyor.

He's losing too much blood.

Tom neden kilo kaybediyor?

Why has Tom been losing weight?

Tom kaybediyor, değil mi?

Tom is losing, isn't he?

Bu yatırım para kaybediyor.

That investment is losing money.

O, cep telefonunu hep kaybediyor.

He's always losing his mobile.

Tom her zaman şemsiyesini kaybediyor.

Tom is always losing his umbrella.

O, her zaman şemsiyesini kaybediyor.

He is always losing his umbrella.

- Tom bilincini kaybediyor.
- Tom bayılıyor.

Tom is losing consciousness.

Binlerce insan yollarda hayatını kaybediyor.

Thousands of people are killed on the roads.

Tom sabrını kaybediyor gibi görünüyor.

Tom seems to be losing patience.

- Tom zayıflıyor.
- Tom kilo kaybediyor.

Tom is losing weight.

Kızlar bakireliklerini gittikçe daha erken kaybediyor.

Girls are losing their virginity earlier and earlier.

Son zamanlarda birçok kişi işini kaybediyor.

Recently many people have been losing their jobs.

Amerika'ya giderken bir gün kaybediyor muyuz?

Are we losing a day on the way to America?

Son zamanlarda birçok insan işini kaybediyor.

Recently, a lot of people are losing their jobs.

- Tom kilo kaybediyor.
- Tom kilo veriyor.

Tom has been losing weight.

Leyla savaşı kaybediyor olduğunu fark etti.

Layla realized that she was losing the battle.

- O durmadan mendilini kaybeder.
- Sürekli mendilini kaybediyor.

She is always losing her handkerchief.

O bir vejetaryen. Neyi kaybediyor olduğunu bilmiyor.

He's a vegetarian. He doesn't know what he's missing.

Bazı nedenlerden dolayı, müşteri kaybediyor gibi görünüyoruz.

For some reason, we seem to be losing customers.

Zaten nerede olduğum hakkında kavramamı kaybediyor gibi hissediyorum.

So much so that I feel like I'm losing my grasp on the whereabouts.

Ve biliyor musun? Çok yazık... Uruguay'ı kaybediyor olmaları çok yazık.

Do you know what? It's a shame... A real shame that you are losing Uruguay.

Tom soğuk kanlılığını o kadar çabuk kaybediyor ki herkes ondan kaçınıyor.

Tom loses his temper so easily that everybody avoids him.

- Tom katmerli bir ezik.
- Tom ikidir kaybediyor.
- Tom iki seferdir başarısızlığa uğruyor.
- Tom iki kez mahkûm oldu.
- Tom iki kez hapse girdi.

Tom is a two-time loser.