Translation of "Kazandığını" in English

0.011 sec.

Examples of using "Kazandığını" in a sentence and their english translations:

Kazandığını açıklıyor.

to 100% of the vote.

Kazandığını duydum. Tebrikler!

I heard you won. Congratulations!

O kazandığını biriktirir.

He saves what he earns.

Kimin kazandığını bilmiyoruz.

We don't know who won.

Piyangoyu kazandığını duydum.

I hear you won the lottery.

Yarışı kazandığını bilmiyordum.

- I didn't know you'd won the race.
- I didn't know that you'd won the race.

Tom'un kazandığını görmedim.

I didn't see Tom win.

Tom kazandığını söylüyor.

Tom says he's won.

Tom kazandığını söyledi.

- Tom said he won.
- Tom said that he won.

Kimin kazandığını bilmiyorum.

I don't know who won.

- Tom bana kazandığını söyledi.
- Tom bana senin kazandığını söyledi.

- Tom told me you won.
- Tom told me that you won.

- Tom'un piyangoyu kazandığını biliyorum.
- Ben Tom'un piyangoyu kazandığını biliyorum.

- I know that Tom won the lottery.
- I know Tom won the lottery.

Kimin kazandığını duymak istiyorum.

I want to hear who won.

Tom'un kazandığını görmek istiyorum.

- I'd like to see Tom win.
- I want to see Tom win.

Çok para kazandığını duydum.

I heard you're raking in the money.

İyi para kazandığını duydum.

I hear you're well paid.

Onların kazandığını görmek istiyorum.

I'd like to see them win.

Onun kazandığını görmek istiyorum.

I'd like to see him win.

Bana kimin kazandığını söyle.

Tell me who won.

Tom'un kazandığını gördüğüme sevindim.

I'm glad to see that Tom won.

Japonya savaşı kazandığını biliyordu.

Japan knew it was winning the war.

Kimin kazandığını tahmin et.

Guess who won.

Tom bana kazandığını söyledi.

- Tom told me that he'd won.
- Tom told me he'd won.

Tom kimin kazandığını bilmiyor.

Tom doesn't know who won.

Tom kazandığını iddia etti.

Tom claimed he won.

Tom kazandığını iddia ediyor.

Tom claims he won.

Tom Mary'nin kazandığını bilmiyor.

Tom doesn't know Mary won.

Tom Mary'nin kazandığını söylüyor.

- Tom says that Mary won.
- Tom says Mary won.

Tom Mary'ye kazandığını söyledi.

Tom told Mary he won.

Tom Mary'nin kazandığını düşünüyor.

- Tom thinks Mary won.
- Tom thinks that Mary won.

Tom Mary'nin kazandığını söyledi.

- Tom said Mary won.
- Tom said that Mary won.

Mary'nin piyangoyu kazandığını biliyorum.

I know that Mary won the lottery.

Kimin kazandığını biliyor musun?

Do you know who won?

Tom'un kaç para kazandığını düşünüyorsun?

How much money do you think Tom makes?

Şirketinizin teklifi kazandığını duydunuz mu?

Have you already heard that your firm has won the tender?

Tom piyango kazandığını kimseye söylemedi.

- Tom didn't tell anyone that he'd won the lottery.
- Tom didn't tell anybody that he'd won the lottery.

Tom'un ne kadar kazandığını bilmiyorum.

I don't know how much Tom makes.

Tom kimin kazandığını bilmek istiyor.

Tom wants to know who won.

Tom kimin kazandığını bildiğini söyledi.

- Tom said he knew who won.
- Tom said that he knew who won.

Tom kimin kazandığını merak etti.

Tom wondered who won.

Tom bana kimin kazandığını sordu.

Tom asked me who won.

Tom, Mary'nin nadiren kazandığını söylüyor.

Tom says Mary seldom wins.

Tom, Mary'nin nadiren kazandığını söyledi.

- Tom said Mary seldom wins.
- Tom said that Mary seldom wins.

Mary piyangoyu kazandığını kimseye söylemedi.

Mary didn't tell anyone that she'd won the lottery.

Tom kimin kazandığını bilmek istedi.

Tom wanted to know who won.

- Tom Mary'nin her zaman kazandığını söyledi.
- Tom, Mary'nin her zaman kazandığını söyledi.

- Tom said Mary always wins.
- Tom said that Mary always wins.

Çünkü medya onlara savaşı kazandığını anlatıyordu

Because the media was telling them they won the war

Sizin şirketin ihaleyi kazandığını duydun mu?

- Have you already heard that your firm has won the tender?
- Did you hear that your company won the bid?

Yarına kadar, seçimleri kimin kazandığını bileceksiniz.

By tomorrow, we'll know who won the elections.

Bugün hala seçimi kimin kazandığını bilmiyoruz.

Today we still don't know who won the election.

Keşke Tom Mary'nin yarışı kazandığını görebilseydi.

- I wish Tom could've seen Mary win the race.
- I wish Tom could have seen Mary win the race.
- I wish that Tom could've seen Mary win the race.

Ben her zaman senin kazandığını düşündüm.

I thought you always won.

Tom üç yüz dolar kazandığını söyledi.

- Tom said he won three hundred dollars.
- Tom said that he won three hundred dollars.

O, genetik piyangoyu kazandığını kabul ediyor.

She admits that she won the genetic lottery.

Tom, Mary'nin yarışı kazandığını umduğunu söyledi.

- Tom said he hoped Mary won the race.
- Tom said that he hoped Mary won the race.
- Tom said that he hoped that Mary won the race.

Tom'un bir yarış kazandığını gördün mü?

Have you ever seen Tom win a race?

Tom Mary'nin kazandığını görmek istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to see Mary win.
- Tom said that he wanted to see Mary win.

Tom, Mary'nin nasıl kazandığını merak etti.

Tom wondered how Mary won.

Tom, Mary'nin sık sık kazandığını söylüyor.

Tom says Mary often wins.

Tom Mary'ye yarışı kazandığını söylediğinde yalan söyledi.

- Tom lied when he told Mary that he had won the race.
- Tom lied when he told Mary he'd won the race.

Tom senin bir sürü para kazandığını söylüyor.

Tom says you won a whole bunch of money.

Tom kimin kazandığını görmek için etrafta değildi.

Tom wasn't around to see who won.

Tom'un ne kadar para kazandığını biliyor musun?

Do you know how much Tom makes?

Birilerine ne kadar para kazandığını sormak kabalıktır.

It's rude to ask someone how much they earn.

Tom'un ne kadar para kazandığını merak ediyorum.

I wonder how much money Tom makes.

O, bin beş yüz dolar kazandığını hesapladı.

She calculated that she had earned 1,500 dollars.

Bazıları savaşı kimin kazandığını umursamadığını açıkça söyledi.

Some said openly that they did not care who won the war.

Tom, Mary'nin ne kadar para kazandığını bilmiyor.

Tom doesn't know how much money Mary makes.

Tom kazandığını söylediği kadar çok para kazanmıyor.

Tom doesn't make as much money as he says he does.

O ilk başta konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.

At first he did not realize that he had won the speech contest.

Tom yarışı kazanmamasına rağmen Mary'ye yarışı kazandığını söyledi.

Tom told Mary that he won the race, even though he didn't.

Tom genellikle saatte üç yüz dolar kazandığını söylüyor.

- Tom says that he usually makes three hundred dollars an hour.
- Tom says he usually makes three hundred dollars an hour.

Edebiyatta son Nobel Ödülünü kimin kazandığını biliyor musun?

Do you know who won the last Nobel Prize in Literature?

- Tom bana kazandığını söyledi.
- Tom bana kazanacağını söyledi.

- Tom told me he'd win.
- Tom told me that he'd win.

Tom, Mary'nin ne kadar para kazandığını bildiğini düşünüyor fakat Mary Tom'un onun kazandığını düşündüğünden çok daha fazla kazanıyor.

- Tom thinks he knows how much money Mary makes, but Mary makes quite a bit more than Tom thinks she does.
- Tom thinks that he knows how much money Mary makes, but Mary makes quite a bit more than Tom thinks she does.

Tom yarışmayı kazandığını hayal etti fakat onun ödülü çalındı.

Tom dreamed that he had won the contest, but that his prize had been stolen.

Bayan, bir milyon dolar kazandığını öğrendiğinde gerçekten kafayı yedi.

The lady really flipped out when she learned she had won a million dollars.

Harvard'ı kazandığını ona söylediğimde Tom'un yüzündeki ifadeyi asla unutmayacağım.

I'll never forget the look on Tom's face when I told him he had gotten into Harvard.

Bazıları onun kaybettiğini bazıları kazandığını söylüyor ama sorun bu değil.

Some say he lost, others say he won, but that's not the point.

Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.

It was difficult to imagine at first that she was getting anything out of the relationship.

- Tom'un yazım yarışmasını kazandığını duydum.
- Duyduğuma göre heceleme yarışmasını Tom kazanmış.

I heard that Tom won the spelling bee.

- Şimdi yemek yemenin bir sakıncası var mı?
- Tom'un Mary'nin ne kadar para kazandığını bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows how much money Mary makes.
- I don't think that Tom knows how much money Mary makes.

- Tom'un senin ne kadar para kazandığını bilmesini gerçekten istiyor muyuz?
- Tom'un sizin ne kadar para kazandığınızı bilmesini gerçekten istiyor muyuz?

Do we really want Tom to know how much money you make?