Translation of "Kot" in English

0.013 sec.

Examples of using "Kot" in a sentence and their english translations:

Kot pantolonum olmuyor.

My jeans won't fit.

Benim kot küçüldü.

- My jeans shrank.
- My jeans have shrunk.

Tom kot giyiyordu.

Tom was wearing jeans.

Kot pantolonum çekti.

My jeans have shrunk.

Tom kot giymiyor.

Tom isn't wearing jeans.

Kot giymek istemiyorum.

I don't want to wear jeans.

Kot pantolonla çalışmak kolaydır.

- It is easy to work in jeans.
- It's easy to work in jeans.

Kot pantolonunu nerede çıkardın?

Where did you take your jeans off?

Tom kot giymek istiyor.

Tom wants to wear jeans.

Kot pantolonumun dikişleri yırtıldı.

My jeans ripped at the seams.

Benim kot yıkamada küçüldü.

My jeans shrank in the wash.

Tom siyah kot giydi.

Tom wore black jeans.

Üzerinde kot pantolon vardı.

He had jeans on.

İnsanların kot giydiğini gördüm.

I saw people wearing jeans.

Üzerimde kot pantolonum vardı.

I had jeans on.

Dün kot pantolon giymiyordum.

I wasn't wearing jeans yesterday.

Dün kot pantolon giyiyordum.

I was wearing jeans yesterday.

Mavi kot pantolonum var.

I have blue jeans on.

Dün kot pantolon giymedim.

I didn't wear jeans yesterday.

Kot pantolon giymek istiyorum.

I want to wear jeans.

Tom kot pantolon giymiyordu.

Tom wasn't wearing jeans.

Tom kot pantolon giyiyor.

Tom is wearing jeans.

Tom kot giymek istemedi.

Tom didn't want to wear jeans.

Sami kot pantolon giyiyordu.

Sami was wearing jeans.

O genellikle kot pantolon giyer.

She usually wears jeans.

Tom kot pantolonunu giymeye başladı.

Tom began to pull on his jeans.

Uzun kadın kot pantolon giyiyor.

The tall woman wears jeans.

Onu hiç kot pantolonla görmedim.

I've never seen him in jeans.

Bugün üzerimde kot pantolonum var.

I have jeans on today.

Kot şimdi kızlar arasında moda.

Jeans are now in fashion among girls.

Tom kot ve tişört giyiyordu.

Tom was wearing jeans and a T-shirt.

Tom genellikle kot pantolon giyer.

Tom usually wears jeans.

Meg kot giyen tek kızdı.

Meg was the only girl wearing jeans.

Kot pantolonlar her şeyle gider.

Jeans go with everything.

Pazar günü genellikle kot giyerim.

I usually wear jeans on Sunday.

Mary kot giyen tek kızdı.

Mary was the only girl wearing jeans.

Tom'un üzerinde kot pantolon vardı.

Tom had jeans on.

Artık bu kot pantolona sığmam.

I don't fit in these jeans anymore.

Tom o kot pantolonu sevdi.

Tom loved those jeans.

Tom bol kot pantolon giymişti.

Tom wore baggy jeans.

Sami dün kot pantolon giymiyordu.

Sami wasn't wearing jeans yesterday.

Tom dün kot pantolon giymiyordu.

Tom wasn't wearing jeans yesterday.

Tom dün kot pantolon giymedi.

Tom didn't wear jeans yesterday.

Tom ellerini kot pantolonuna sildi.

Tom wiped his hands on his jeans.

Tom kot pantolon giymek istemiyor.

Tom doesn't want to wear jeans.

Tom kot pantolon giymek istiyordu.

Tom wanted to wear jeans.

Tom bir kot pantolon aldı.

Tom bought a pair of jeans.

Tom yeni bir kot giyiyordu.

Tom was wearing a new pair of jeans.

Tom nadiren kot pantolon giyer.

Tom seldom wears jeans.

Meg kot pantolon giyen tek kızdı.

Meg was the only girl that was wearing jeans.

O, düşük belli kot pantolon giyiyor.

She's wearing low-rise jeans.

Kot pantolonlar popüler bir giyim ihracatıdır.

Jeans are a popular clothing export.

Bir sürü çocuk kot pantolon giyer.

A lot of kids wear jeans.

Tom düşük belli kot pantolon giyiyor.

Tom is wearing low-rise jeans.

Bu kot ceketi 15 yıldır giyiyorum.

I've been wearing this denim jacket for 15 years now.

Ben kot pantolon giyersem, tamam mı?

Is it OK if I go in jeans?

Franco'nun mavi bir kot pantolonu var.

Franco has blue jeans.

Neredeyse her gün kot pantolon giyerim.

I wear jeans almost every day.

Tom'un hiç kot pantolon giydiğini görmedim.

I've never seen Tom wearing jeans.

Tom kot pantolon ve tişört giyiyor.

Tom is wearing jeans and a T-shirt.

Tom kot giyiyor ve çıplak ayaklı.

Tom is wearing jeans and is barefoot.

Mary kot pantolon ve tişört giyiyordu.

Mary was wearing jeans and a T-shirt.

Erkek kardeşim bana bir kot pantolon verdi.

My brother gave me a pair of jeans.

İtalya'da yapılmış bu kot pantolon oldukça pahalı.

Made in Italy, these jeans were very expensive.

Kot pantolon erkekler için kısırlığa yol açabilir.

Jeans can cause infertility for men.

Sizde benim bedenimde kot pantolon var mı?

Have you got jeans in my size?

Bisikletimden düşünce kot pantolonumda bir delik açtım.

I tore a hole in my jeans when I fell off my bike.

- Öğretmen derslerinde hep kot pantolon ve gömlek giyiyor.
- Öğretmen derslerine hep kot pantolon ve gömlekle geliyor.

The professor always teaches in jeans and a shirt.

Tişört ve kot bu ortam için uygun değildir.

T-shirts and jeans are not suitable for this occasion.

Kız kardeşinin kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.

She put on her sister's jeans and looked in the mirror.

Tom genellikle kot pantolon ve deri ceket giyer.

Tom often wears jeans and a leather jacket.

Tom siyah kot ve beyaz t-shirt giyiyordu.

Tom wore black jeans and a white T-shirt.

Tom kot pantolon ve bir kovboy şapkası giydi.

Tom wore jeans and a cowboy hat.

Tom çamaşır ipine üç çift ıslak kot astı.

Tom hung the three pairs of wet jeans on the clothesline.

O kot pantolonu satın almıyoruz. Parasını sokağa atıyoruz.

We're not buying those jeans. It's throwing good money after bad!

Genellikle kot pantolon ve bir t-shirt giyerim.

I often wear jeans and a T-shirt.

Onun yeni gömleğinin mavi kot pantolonu ile gideceğini bilmiyorum.

I don't know if her new shirt will go with her blue jeans.

Biraz kilo almış olmalıyım. Kot pantolonumum düğmesi gerçekten sıkıyor.

I must have gained some weight. My jeans' button is really tight.

Tom mavi bir gömlek ve mavi kot pantolon giyiyordu.

Tom was wearing a blue shirt and blue jeans.

Genellikle mavi kot pantolon ve mavi bir gömlek giyerim.

I often wear blue jeans and a blue shirt.

Tom genellikle mavi kot pantolon ve mavi bir gömlek giyer.

Tom often wears blue jeans and a blue shirt.

- Kotlar çok zor kuruyor.
- Kot pantolonların kuruması çok uzun sürüyor.

Jeans take forever to dry.

O zamana kadar, Tom Mary'nin kot pantolon giydiğini hiç görmedi

Until then, Tom had never seen Mary in jeans.

- Sami kot giyiyordu.
- Sami blue jeans giyiyordu.
- Sami blucin giyiyordu.

Sami was wearing blue jeans.

Şüpheli en son mavi kot pantolon ve turuncu bir kazak giyerken görüldü.

The suspect was last seen wearing blue jeans and an orange sweatshirt.

Dan'ın son olarak mavi kot pantolon ve siyah bir deri ceket giydiği görüldü.

Dan was last seen wearing blue jeans and a black leather jacket.

- İlk mavi kot pantolonlar 1853'te piyasaya çıktı.
- İlk blue jeanler 1853'te piyasaya çıktı.

In 1853, the first blue jeans came out.

Bu da demek oluyor ki kadınların kullandığı çoğu kot pantolon taşıdığımız bir çok şey için

Meaning the majority of women’s jeans are completely impractical for most things

More Words:

Translate "yırtıldı" to other language: