1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Kutusu

Translation of "Kutusu" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kutusu" in a sentence and their english translations:

Posta kutusu nerede?

Where is the mailbox?

Çöp kutusu boştu.

The trash can was empty.

Çöp kutusu kokuyor.

The rubbish dump stinks.

Çöp kutusu boş.

The bin is empty.

Bir kutusu ne kadar?

How much is it per box?

Müzik Kutusu Tiyatrosunda ne oynuyor?

What's playing at the Music Box Theater?

Şu adamın bir kutusu var.

That man has one box.

Adamın sadece bir kutusu var.

That man has one box.

Kafan bir çöp kutusu değildir.

Your head is not a trash bin.

Tom'un posta kutusu kartpostallarla doludur.

Tom's mailbox is full of postcards.

Posta kutusu ne sıklıkta boşaltılır?

How often is the mailbox emptied?

Pandora'nın kutusu dünya için kötü.

Pandora's box is bad for the World.

Bir posta kutusu için etrafa bakındım.

I looked around for a mailbox.

Tom küçük bir malzeme kutusu tutuyordu.

Tom was holding a small box of stuff.

Tom bir ton balığı kutusu açtı.

Tom opened a can of tuna fish.

O bir muz kutusu satın aldı.

He has bought a banana case.

Tom'un kolunun altında keman kutusu vardı.

Tom had his violin case under his arm.

Yakınlarda bir posta kutusu var mı?

Is there a mailbox near here?

Tom Mary'ye bir müzik kutusu verdi.

- Tom gave Mary a music box.
- Tom gave a music box to Mary.

Amcam Doha'dan iki katmanlı çikolata kutusu getirdi.

My uncle brought a two-tiered box of chocolates from Doha.

Tom Mary'ye boş bir bira kutusu attı.

Tom threw an empty beer can at Mary.

Doğum günüm için bir müzik kutusu aldım.

- For my birthday I got a music box.
- I got a music box for my birthday.

- Geri dönüşüm kutusu nerede?
- Çöp kutun nerede?

Where is your recycle bin?

- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
- Kalem çantası masanın üstünde.

The pencil case is on the table.

Tom'un çatı katımda büyük bir eşya kutusu var.

Tom has a big box of stuff in my attic.

Leyla, Sami'nin odasında büyük bir prezervatif kutusu buldu.

Layla found a big box of condoms in Sami's room.

Tom bir kibrit kutusu açtı ve bir tane yaktı.

Tom opened a box of matches and lit one.

Tom posta kutusu yeniden boyadı, çünkü eski püskü görünüyordu.

Tom repainted his mailbox because it was looking shabby.

Halam benim ona İtalya'dan bir müzik kutusu almamı istedi.

My aunt asked me to buy her a music box from Italy.

Bu cadde boyunca bir yerde bir posta kutusu var.

- There is a mailbox somewhere along this street.
- There's a mailbox somewhere along this street.

Ben de eve gideceğim ve yeni bir çöp kutusu alacağım.

and I am going to go home and buy a new trash can.

Yemek odası masasında Tom'un önünde üç boş bira kutusu vardı.

There were three empty beer cans on the dining room table in front of Tom.

Tom Noel'de, oyuncak bir çekiç ve bir alet kutusu aldı.

Tom got a toy hammer and toolbox for Christmas.

Tom dolabından eski bir ayakkabı kutusu çıkardı ve onu açtı.

Tom pulled out an old shoebox from his closet and opened it.

Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.

Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.

Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.

There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal.