Translation of "Makinesi" in English

0.008 sec.

Examples of using "Makinesi" in a sentence and their english translations:

Bir empati makinesi.

It's an empathy machine.

Çamaşır makinesi bozuk.

The washing machine is out of order.

Çamaşır makinesi kapalı.

The washing machine is on "stop".

Çamaşır makinesi bozuldu.

- The washing machine has broken down.
- The washing machine is broken.

Hesap makinesi nedir?

What is a calculator?

Aperitif makinesi nerede?

Where is the snack machine?

Bulaşık makinesi bozuk.

The dishwasher's broken.

Kahve makinesi nerede?

Where is the coffee machine?

Buz makinesi arızalı.

The ice machine is broken.

- Tebrikler. Waffle makinesi kazandın!
- Tebrikler. Waffle makinesi kazandınız!

Congratulations! You've won a waffle iron!

- Masanın üstündeki hesap makinesi benim.
- Masadaki hesap makinesi benim.

The calculator on the table is mine.

makinesi zaten yok

backhoe does not already exist

Çamaşır makinesi biraz bozuk.

The washing machine is somewhat out of order.

Bu bir ölüm makinesi.

This is a killing machine.

Bulaşık makinesi çalıştı mı?

Did the dishwasher work?

Sami'nin bulaşık makinesi çalışmıyordu.

Sami's dishwasher wasn't working.

Hesap makinesi kullanmak yasaktır.

No calculator is allowed.

Tom'un dondurma makinesi var.

Tom has an ice cream machine.

- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- Çamaşır makinesi muhteşem bir icat.

The washing machine is a wonderful invention.

- Hesap makinesi muhteşem bir icat.
- Hesap makinesi harika bir icat.

The calculator is a wonderful invention.

- Bir hesap makinesi ister misin?
- Bir hesap makinesi istiyor musun?

Do you want a calculator?

- Tom bir zaman makinesi yaptı.
- Tom bir zaman makinesi inşa etti.

Tom built a time machine.

İnanılmaz bir para basma makinesi!

An incredible money-making machine!

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

- We bought a new washing machine.
- We bought a new washer.

Onun bir bulaşık makinesi var.

He owns a dishwasher.

Çamaşır makinesi harika bir icattır.

The washing machine is a wonderful invention.

Tom bir satış makinesi arıyordu.

Tom was looking for a vending machine.

Mutfakta bir bulaşık makinesi yok.

The kitchen lacks a dishwasher.

Bir hesap makinesi nasıl çalışır?

How does a calculator work?

Bir çamaşır makinesi aldın mı?

Did you buy a washing machine?

Hesap makinesi doğru cevabı gösterdi.

The calculator showed the correct answer.

Tom'un bir espresso makinesi var.

- Tom owns an espresso machine.
- Tom has an espresso machine.

Tom'un ekmek yapma makinesi var.

Tom has a bread machine.

Sami'nin yeni bulaşık makinesi var.

Sami has a new dishwasher.

Tom'un bir zaman makinesi var.

Tom has a time machine.

Tom'un patlamış mısır makinesi var.

Tom has a a popcorn machine.

Masanın üstündeki hesap makinesi benim.

The calculator on the table is mine.

- Çamaşır makinesi bir evin olmazsa olmazıdır.
- Çamaşır makinesi bir ev için gerekliliktir.

A washing machine is a must for a house.

Ben yeni bir tıraş makinesi aldım.

I bought a new shaver.

Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.

Don't forget to take a camera with you.

Onun bir otomatik çamaşır makinesi var.

She has an automatic washing machine.

Yeni bir fotoğraf makinesi almak istiyorum.

I want to buy a new camera.

Önceki gün bir fotoğraf makinesi kaybetmiştim.

I had lost a camera the previous day.

Bir yalan makinesi testi alır mısınız?

Would you mind taking a polygraph test?

Annem bana bir dikiş makinesi verdi.

My mother gave me a sewing machine.

İstediğim tek şey bir çamaşır makinesi.

All I want is a washing machine.

Bir çamaşır makinesi satın almak istiyorum.

I'd like to buy a washing machine.

Bir saç kurutma makinesi getirdin mi?

Did you bring a hair dryer?

Alev makinesi taşıyan bir asker gördüm.

I saw a soldier carrying a flamethrower.

Çamaşır makinesi tuhaf bir ses çıkartıyor.

The washing machine is making a strange sound.

Yeni bir emniyetli tıraş makinesi aldım.

I bought a new safety razor.

Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.

It is easy to add numbers using a calculator.

Dan, yalan makinesi testine girmek istedi.

Dan wanted to have a polygraph test.

Çamaşır makinesi hâlâ çalışıyor gibi görünmüyor.

The washing machine still doesn't seem to be working.

Bu çamaşır makinesi çok enerji verimlidir.

This washing machine is very energy-efficient.

Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.

This is the very camera I've wanted for a long time.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

My aunt gave me a camera.

Evde bir çamaşır makinesi var mı?

Is there a washing machine in the house?

Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı.

Tom bought a new camera.

Tom yalan makinesi testinde başarısız oldu.

Tom failed the polygraph test.

Tom yalan makinesi testine girmeyi reddetti.

Tom refused to take a polygraph test.

Ellerimde bulaşık makinesi deterjanı döküntüsü var.

I got a rash on my hands from dishwasher detergent.

Fotoğraf makinesi olan tek kişi sensin.

You're the only one who has a camera.

Pilav pişirme makinesi satın almak istiyorum.

I want to buy a rice cooker.

Sami bir yalan makinesi testinden geçti.

Sami passed a polygraph test.

Tom bir devridaim makinesi icat etti.

Tom invented a perpetual motion machine.

Yarasanın kanatlarından esinlenerek çizilmiş bir uçuş makinesi

A flying machine inspired by the bat's wings

Kızım için yeni bir fotoğraf makinesi alacağım.

I'm going to buy a camera for my daughter.

Bunu hesap makinesi olmadan hesapladığın doğru mu?

Is it true that you calculated this without a calculator?

Onun evinde bir çamaşır makinesi var mı?

Is there a washing machine in her house?

Saçımı kurutmak için saç kurutma makinesi kullanırım.

I use a blow dryer to dry my hair.

Ne tür bir çiftlik makinesi alman gerekiyor?

What kind of farm machinery do you need to buy?

Tom Mary'ye bir dikiş makinesi satın aldı.

Tom bought a sewing machine for Mary.

Dan yalan makinesi testine girmekte ısrar etti.

Dan insisted on taking a lie detector test.

İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.

The first printing machine was invented by Gutenberg.

Tom kendi ekmeğini ekmek makinesi ile pişirir.

Tom bakes his own bread with a bread machine.

Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.

I bought a new sewing machine.

Ekmek kızartma makinesi yoğun sabahlar sırasında kullanışlıydı.

The toaster was useful during busy mornings.

Tom 300 dolara bir fotoğraf makinesi aldı.

- Tom bought a camera for three hundred dollars.
- Tom bought a camera for $300.

Hoca sınavda hesap makinesi kullanmaya izin veriyor.

The teacher lets students use a calculator on the exam.

O bir tost makinesi, bir kahve makinesi, bir yumurta pişirici ve bir el mikseri satın aldı.

She bought a toaster, a coffeemaker, an egg cooker and a hand mixer.

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

That's almost 300 pounds of killing machine. And he hasn't spotted me.

Ben yeni bir fotoğraf makinesi satın almayı düşünüyordum

I was thinking about buying a new camera.

Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.

- Someday I will buy a cotton candy machine.
- Someday I'll buy a cotton candy machine.

Bizim yeni bir çamaşır makinesi satın almamız gerekir.

We need to buy a new washing machine.

Japonya'da neredeyse her ailenin bir çamaşır makinesi var.

In Japan, practically every family has a washing machine.

Çalı budama makası ve ot biçme makinesi garajdadır.

The hedge clippers and weed whacker are in the garage.

Maria kendine yeni bir çamaşır makinesi almak istiyor.

Maria wants to buy herself a new washing machine.

Bir balya makinesi samanı balyalara sıkıştırmak için kullanılır.

A baler is used to compress hay into bales.

Biz hesaplarımızı yapmak için bir hesap makinesi kullanırız.

We use a calculator to do our accounts.

Hiçbir şey bir fotokopi makinesi kadar yararlı değildir.

Nothing is as useful as a photocopier.