Translation of "Marka" in English

0.004 sec.

Examples of using "Marka" in a sentence and their english translations:

Ne marka sigara içiyorsunuz?

What brand of cigarettes do you smoke?

Hangi marka sigara içiyorsun?

What brand of cigarettes do you smoke?

Hangi marka şampuan kullanıyorsun?

What brand of shampoo do you use?

Ticari marka çok iyi bilinir.

The trademark is very well known.

Bu marka kahveyi tavsiye ederim.

I recommend this brand of coffee.

Senin en sevdiğin marka nedir?

What's your favorite brand?

En sevdiğin elektronik marka nedir?

What's your favorite brand of electronics?

İlk tescilli marka Bass Ale idi

The first trademarked brand was Bass Ale,

Renault marka otomobilin kalabalığın arasına dalarak

Diving into the crowd of Renault car

Tom sadece bira o marka içer.

Tom only drinks that brand of beer.

O sadece o marka bira içer.

He only drinks that brand of beer.

O bir stradivarius marka kemana sahip.

He owns a Stradivarius.

Mary pahalı marka kıyafetler giymek istemiyor.

Mary doesn't want to wear expensive brand name clothes.

Sadece en iyi marka şarap kullanırız.

We use only the best brand of wine.

Müdürün arabası ne marka ve ne renk?

What brand and what color is the director's car?

Baba "Bu çok iyi bir marka." dedi.

"This is a very good brand," said Dad.

Genellikle hangi marka tuvalet kağıdı satın alırsın?

Which brand of toilet paper do you usually buy?

Japon marka bir saatim var. Çok dakiktir.

I have a watch of Japanese make, which keeps very good time.

Köpeğini hangi marka köpek maması ile besliyorsun?

What brand of dog food do you feed your dog?

Öyle ki, bir bilinen marka, "Vaseline" profil fotoğrafınızdaki

One known brand, "Vaseline," even partnered with Facebook

Daha iyi bilinen bir marka alman gerektiğini düşünüyorum.

- I think you should've bought a better-known brand.
- I think you should have bought a better-known brand.

Eğer iki çift marka ayakkabı alırsanız indirim kazanırsınız.

You get a discount if you buy two pairs of brand name shoes.

- Bu ketçap markasını sevmiyorum.
- Bu marka ketçaptan hoşlanmıyorum.

I don't like this brand of ketchup.

Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.

I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.

- Yanni'nin Ford marka bir kamyoneti vardı.
- Yanni'nin bir Ford pikabı vardı.

Yanni had a Ford pickup.

Tom, Mary'nin bütün yoğurdunu yedi ama onun yerine yanlış bir marka koydu.

Tom ate all of Mary's yoghurt, but replaced it with the wrong brand.