Translation of "Ortalık" in English

0.004 sec.

Examples of using "Ortalık" in a sentence and their english translations:

Ortalık Tom'a kaldı.

Tom had the place to himself.

Ortalık vahşileşmek üzere.

Things are about to get wild.

Ormanda ortalık tekrar sessiz oldu.

It became quiet again in the forest.

- Sahil temiz.
- Asayiş berkemal.
- Ortalık sakin.

The coast is clear.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

Aside from flashes of lightning, it's now pitch black.

- Ortalık süt liman oldu.
- Olaylar yatıştı.
- İşler sakinleşti.

Things have calmed down.

- Bildiğim kadarıyla sahil açık.
- Gördüğüm kadarıyla ortalık sakin.

As far as I can tell, the coast is clear.

- Ortalık bu hâldeyken çıkamam.
- Etraf bu hâldeyken bırakıp gidemem.

I can't leave the place looking like this.

Bir keresinde kadın bir gazeteciye şişman domuz dediği için ortalık karıştı

Once she got confused because a female journalist called a fat pig