Translation of "Söylemeyecek" in English

0.008 sec.

Examples of using "Söylemeyecek" in a sentence and their english translations:

- Şarkı söylemeyecek misin?
- Şarkı söylemeyecek misiniz?

Won't you sing?

- Bana söylemeyecek misin?
- Bana hiç söylemeyecek misin?

Aren't you ever going to tell me?

Tom şarkı söylemeyecek.

- Tom isn't going to sing.
- Tom won't be singing.
- Tom will not sing.
- Tom won't sing.

Bana söylemeyecek misin?

- Won't you tell me?
- Are you not going to tell me?
- You’re not telling me?

Kimse size söylemeyecek.

No one will tell you.

Tom, şarkı söylemeyecek.

Tom won't sing.

Tom'a söylemeyecek misiniz?

Aren't you going to tell Tom?

Şarkı söylemeyecek misin?

Aren't you going to sing?

Bir şey söylemeyecek misin?

Aren't you going to say something?

Tom bildiğini bize söylemeyecek.

Tom won't tell us what he knows.

Neden kimse bana söylemeyecek?

Why won't anyone tell me?

Tom bana sebebini söylemeyecek.

Tom won't tell me why.

Onlar sana gerçeği söylemeyecek.

They won't tell you the truth.

Yaptığımı Tom'a söylemeyecek misin?

Aren't you going to tell Tom what I did?

Bizimle şarkı söylemeyecek misin?

Aren't you going to sing with us?

- Yalan söylemeyecek kadar dürüst bir çocuk.
- Yalan söylemeyecek dürüstlükte bir çocuk.

He is too honest a boy to tell a lie.

O çocuk bana ismini söylemeyecek.

That boy won't tell me his name.

O bana ne olduğunu söylemeyecek.

He won't tell me what happened.

Tom Mary'ye bir şey söylemeyecek.

Tom won't tell Mary anything.

Güzel bir şey söylemeyecek misin?

Can't you say anything nice?

Tom nerede yaşadığını Mary'ye söylemeyecek.

Tom wouldn't tell Mary where he lived.

Tom kimle çıktığını bana söylemeyecek.

Tom won't tell me who he's dating.

Tom nerede yaşadığını bize söylemeyecek.

Tom won't tell us where he lives.

Tom bana bir şey söylemeyecek.

Tom won't tell me anything.

Tom sana bir şey söylemeyecek.

Tom won't tell you anything.

Tom ne olduğunu bana söylemeyecek.

Tom won't tell me what happened.

Onlar bana asla gitmemi söylemeyecek.

They'll never tell me to go.

Tom kimseye söylemeyecek, değil mi?

- Tom won't tell anyone, will he?
- Tom won't tell anybody, will he?

Neden kimse bana doğruyu söylemeyecek?

Why won't anyone tell me the truth?

Tom bize hiçbir şey söylemeyecek.

Tom isn't going to tell us anything.

Kimse Tom'a bir şey söylemeyecek.

No one's going to tell Tom anything.

Tom bilmek istediğimizi bize söylemeyecek.

Tom won't tell us what we want to know.

Tom'a söylemeyecek olmamızın nedeni bu.

That's why we're not going to tell Tom.

Tom asla onu sana söylemeyecek.

Tom will never tell you that.

"Haklı olduğumu söylemeyecek misin?" "Söyleyeceğim."

"Won't you say that I was right?" "I will."

Tom, Mary'ye bunu yapamayacağını söylemeyecek.

Tom isn't likely to tell Mary he can't do that.

Tom asla gerçeği bize söylemeyecek.

Tom is never going to tell us the truth.

Sami sana tam adını söylemeyecek.

Sami won't tell you his full name.

Tom Mary'ye söylemeyecek, değil mi?

Tom won't tell Mary, will he?

Böyle bir şey söylemeyecek kadar akıllıydı.

He knew better than to say such a thing.

Tom artık senin için yalan söylemeyecek.

Tom won't lie for you anymore.

Tom ne yapmam gerektiğini bana söylemeyecek.

Tom won't tell me what I'm supposed to do.

Tom ne zaman doğduğunu bana söylemeyecek.

Tom won't tell me when he was born.

Pekala, ne olduğunu bize söylemeyecek misin?

Well, aren't you going to tell us what happened?

Tom hiçbir zaman bize gerçeği söylemeyecek.

Tom will never tell us the truth.

Neden Tom bana bir şey söylemeyecek?

Why won't Tom tell me anything?

Bana söyleyecek misin yoksa söylemeyecek misin?

Are you going to tell me or not?

Neden Tom Mary'ye bir şey söylemeyecek?

Why won't Tom tell Mary anything?

Neden kimse bana ne olduğunu söylemeyecek?

Why won't anyone tell me what's going on?

Çocuğuma nasıl bakacağını bana söylemeyecek misin!

Don't you tell me how to take care of my child!

Bana saatin kaç olduğunu söylemeyecek misin?

Won't you tell me what time it is?

Bu gece kimse burada şarkı söylemeyecek.

No one's going to sing here tonight.

Bunu nasıl yaptığını bana söylemeyecek misin?

Aren't you ever going to tell me how you did that?

Sorunun ne olduğunu bana söylemeyecek misin?

Aren't you going to tell me what's wrong?

Bana bunun ne olduğunu söylemeyecek misin?

Aren't you going to tell me what it is?

Tom muhtemelen Mary'ye meşgul olduğunu söylemeyecek.

Tom won't likely tell Mary he's busy.

Belki Tom artık bize yalan söylemeyecek.

Perhaps Tom won't lie to us anymore.

Sanırım Tom artık bize yalan söylemeyecek.

- I think Tom won't lie to us anymore.
- I think that Tom won't lie to us anymore.

Tom muhtemelen bize tekrar yalan söylemeyecek.

Tom is unlikely to lie to us again.

- Gerçek adını açıklamayacak.
- Gerçek ismini söylemeyecek.

He's not going to reveal his real name.

Tom Mary'nin neden burada olmadığını bana söylemeyecek.

Tom won't tell me why Mary isn't here.

Tom kendisi hakkında bize bir şey söylemeyecek.

Tom won't tell us anything about himself.

Tom bilmek istediğim şeyi muhtemelen bana söylemeyecek.

Tom probably won't tell me what I want to know.

Tom zaten bilmediğimiz hiçbir şeyi bize söylemeyecek.

Tom isn't going to tell us anything we don't already know.

Tom gerçekten ne olduğunu asla sana söylemeyecek.

Tom will never tell you what really happened.

Tom sen ondan istemediğin sürece şarkı söylemeyecek.

Tom won't sing unless you ask him to.

Hiç kimse Tom'a onun onu yapamayacağını söylemeyecek.

No one is going to tell Tom that he can't do that.

Tom muhtemelen sana bir daha yalan söylemeyecek.

Tom probably won't lie to you again.

Bana Tom hakkında söyleyecek misin yoksa söylemeyecek misin?

Are to going to tell me about Tom or not?

Tom, muhtemelen Mary'ye bunu nasıl yapacağını bilmediğini söylemeyecek.

Tom won't likely tell Mary that he doesn't know how to do that.

Tom, muhtemelen Mary'ye, John'a yardım etmesini istediğini söylemeyecek.

Tom won't likely tell Mary he wants her to help John.

Tom ve Mary büyük olasılıkla birlikte şarkı söylemeyecek.

Tom and Mary aren't very likely to sing together.

Tom bana yeni bilgisayarı için ne kadar ödediğini söylemeyecek.

Tom won't tell me how much he paid for his new computer.

Tom geçen hafta sonu nerede olduğunu hiç kimseye söylemeyecek.

Tom won't tell anyone where he was last weekend.

Bunu nasıl yapacağımı bana söyleyecek misin yoksa söylemeyecek misin?

Are you going to tell me how to do this or not?

Eğer Tom sana henüz söylemediyse, o muhtemelen asla söylemeyecek.

If Tom hasn't told you yet, he probably never will.

"Beni seviyor musun?" "Evet." "Yakınlarda beni neden sevdiğini söylemeyecek misin?"

"Do you really love me?" "Yes." "Then why haven't you told me recently that you love me?"

Hiç kimse bunu çok açıkça söylemeyecek ama bunun özü odur.

Nobody will say it so bluntly, but that is the gist of it.

Bay Smith başkaları hakkında kötü bir şey söylemeyecek kadar çok kibar.

Mr Smith is too polite to say anything bad about others.

O ona nerede yaşadığını sordu fakat o söylemeyecek kadar çok akıllıydı.

She asked him where he lived, but he was too smart to tell her.