1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Söyleyinceye

Translation of "Söyleyinceye" in English

0.008 sec.

Examples of using "Söyleyinceye" in a sentence and their english translations:

Sana söyleyinceye kadar ipi bırakma.

- Do not let go of the rope till I tell you.
- Don't let go of the rope until I tell you.
- Don't let go of the rope until I tell you to.

Biz gidebileceğini söyleyinceye kadar gidemezsin.

You can't leave until we say you can leave.

Sen söyleyinceye kadar fark etmemiştim.

I hadn't noticed until you said.

Ben kımıldamanı söyleyinceye kadar kımıldama.

Don't move until I tell you to.

O şarkı söyleyinceye kadar burada oturacağım.

I will sit here until he sings.

Bana her şeyi söyleyinceye kadar gitmiyorum.

I'm not leaving until you tell me everything.

Ne olduğunu bana söyleyinceye kadar gitmiyorum.

I'm not leaving until you tell me what's going on.

Odana git ve ben söyleyinceye kadar çıkma!

Go to your room and don't come out until I say so!

Tom'u nerede bulabileceğimi bana söyleyinceye kadar gitmiyorum.

I'm not leaving until you tell me where I can find Tom.

Bilmek istediğim şeyi bana söyleyinceye kadar gitmiyorum.

I'm not leaving until you tell me what I want to know.

Sana onları açmanı söyleyinceye kadar gözlerini kapalı tut.

Keep your eyes closed until I tell you to open them.

O sana durmanı söyleyinceye kadar yazmaya devam et.

Continue to write until he tells you to stop.

Tom size ne yapacağınızı söyleyinceye kadar beklemenizi öneririm.

I suggest you wait until Tom tells you what to do.

Onları açman gerektiğini söyleyinceye kadar gözlerini kapalı tut.

Keep your eyes closed until I say that you should open them.

Sen yanlış bir şey söyleyinceye kadar kimse dinlemez.

Nobody listens until you say something wrong.

Tom bana yapmamı söyleyinceye kadar onu yapmayı planlamıyorum.

- I don't plan to do that until Tom tells me to.
- I don't plan on doing that until Tom tells me to.

Birisi bize yapamayacağımızı söyleyinceye kadar bunu yapmaya devam edeceğiz.

We're going to keep doing this until someone tells us that we can't.

Sen Mary'ye söylemeden önce ben Tom'a söyleyinceye kadar bekle.

Wait till I tell Tom before you tell Mary.

- Tom'a söylemeden önce sana söylemeyeceğim.
- Tom'a söyleyinceye kadar sana söylemeyeceğim.

I'm not going to tell you until I tell Tom.

Tom onun Mary'nin fikri olduğunu kendisine söyleyinceye kadar fikri beğendi.

Tom liked the idea until I told him it was Mary's idea.

Başka herkes fikrini söyleyinceye kadar Tom bir şey söylememeye karar verdi.

Tom decided to say nothing until everyone else had given their opinions.