Translation of "Sınırlamak" in English

0.003 sec.

Examples of using "Sınırlamak" in a sentence and their english translations:

Brian kullandığı parayı kesinlikle sınırlamak niyetinde.

Brian intends to strictly limit the money he uses.

Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.

Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.

Şimdi, yetkililer mesafeyi sınırlamak için neler yapabileceklerini düşünüyor.

Now, officials are considering what they can do to limit distance.

Endüstri sizi tüketici ve müşteri olarak sınırlamak istiyor olsa da

you are more than consumers and shoppers,

Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur.

Labelling speech as hate speech is a way to limit free speech by means of social pressure.