Translation of "Saldırgan" in English

0.017 sec.

Examples of using "Saldırgan" in a sentence and their english translations:

Tom saldırgan.

- Tom's pushy.
- Tom is pushy.

O saldırgan.

- She is aggressive.
- She's aggressive.

Bu saldırgan.

- That's insulting.
- This is offensive.

Saldırgan kaçtı.

The attacker ran away.

Saldırgan olalım.

Let's be aggressive.

Saldırgan görünmek istemiyorum.

I don't want to seem pushy.

Saldırgan görünmek istemedim.

I didn't want to seem pushy.

Tom oldukça saldırgan.

Tom is quite aggressive.

Tom saldırgan görünüyor.

Tom seems aggressive.

Tom çok saldırgan.

Tom is very aggressive.

Mary pasif saldırgan.

Mary is passive-aggressive.

Tom pasif saldırgan.

Tom is passive-aggressive.

Biz saldırgan olacağız.

We're going to be aggressive.

Saldırgan kolayca kaçtı.

The attacker escaped easily.

Onlar saldırgan davranıyorlardı.

They were being aggressive.

O şaka saldırgan.

That joke is offensive.

Tom saldırgan görünüyordu.

Tom seemed aggressive.

Saldırgan Sami idi.

Sami was the attacker.

Saldırgan davranışları düzelttiği hakkındaydı.

improving our aggression.

Sanırım yeterince saldırgan değilim.

I think I'm not aggressive enough.

Tom saldırgan, değil mi?

Tom is aggressive, isn't he?

Tom çok saldırgan değil.

Tom isn't very aggressive.

Tom saldırgan bir kişi.

Tom is an aggressive person.

Çok saldırgan olabileceğini düşünüyorum.

I think you might be too aggressive.

O saldırgan bir soru.

That's an offensive question.

Yeterince saldırgan olduğumu sanmıyorum.

- I don't think I was aggressive enough.
- I don't think that I was aggressive enough.

Tom'un saldırgan olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is aggressive.
- I think that Tom is aggressive.

Kadınlara karşı tavrın saldırgan.

Your attitude towards women is offensive.

Tom çok saldırgan oldu.

Tom became very aggressive.

Bu örümcek oldukça saldırgan.

This spider is pretty aggressive.

Tom'un saldırgan tarzını seviyorum.

I like Tom's aggressive style.

Tom son derece saldırgan.

Tom is extremely aggressive.

O kadar saldırgan olma.

Don't be so pushy.

Tom hiç saldırgan değil.

Tom isn't aggressive at all.

Onu sadece saldırgan buldum.

I just found that offensive.

Saldırgan bir maske takıyordu.

The assailant was wearing a mask.

Tom muhtemelen saldırgan olacak.

- Tom is likely to be pushy.
- Tom will probably be pushy.

Tom çok saldırgan değildi.

Tom wasn't very aggressive.

Tom'un saldırgan olduğunu biliyorum.

- I know Tom is pushy.
- I know that Tom is pushy.

Bill bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Bill was killed by an intruder.

Dikkat et! Bu maymun saldırgan.

Watch out! This monkey is vicious.

Tom'un çok saldırgan olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is too aggressive.
- I think that Tom is too aggressive.

Tom gerçekten saldırgan, değil mi?

Tom is really aggressive, isn't he?

Tom oldukça saldırgan, değil mi?

Tom is pretty aggressive, isn't he?

Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.

- Everybody knew that she was being pushy.
- Everybody knew she was being pushy.

Benim saldırgan olduğumu düşündüğüne inanamıyorum.

I can't believe you think I'm pushy.

Sanırım daha saldırgan olman gerekiyor.

I think you need to be more aggressive.

O kadar saldırgan olmaktan vazgeçmelisiniz.

You need to stop being so pushy.

Tom bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Tom was killed by an intruder.

Onu son derece saldırgan buldum.

I found that extremely offensive.

Leyla, Sami'yi saldırgan olmakla suçladı.

Layla accused Sami of being the attacker.

Tom bana saldırgan olduğumu söyledi.

- Tom told me that I'm pushy.
- Tom told me I'm pushy.

Tom Mary'nin saldırgan olduğunu düşünüyor.

- Tom thinks Mary is pushy.
- Tom thinks that Mary is pushy.

Tom eskisi kadar saldırgan değil.

Tom isn't as pushy as he used to be.

Tom saldırgan ancak Mary değil.

Tom is aggressive, but Mary isn't.

- Tom'un bu kadar saldırgan olacağını düşünmemiştim.
- Tom'un bu kadar saldırgan olacağını düşünmedim.

I didn't think Tom would be so aggressive.

Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.

He assumed an aggressive attitude toward me.

Neyin saldırgan olduğuna kim karar veriyor?

Who gets to decide what's offensive?

Eğer istiyorsan biraz daha saldırgan olabilirim.

I can be more aggressive if you'd like.

O, saldırgan bir biçimde anti-Amerikan'dır.

He's aggressively anti-American.

Dan bilinmeyen bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Dan was killed by an unknown intruder.

Koca gözlerini hedefinden ayırmayan saldırgan bir avcı.

An aggressive hunter with its big eyes firmly on the prize.

- Onu saldırgan buluyorum.
- Bunu rencide edici buluyorum.

I find that offensive.

Güney Amerika timsahı çok saldırgan bir hayvandır.

The caiman is a very aggressive animal.

Leyla, kimliği belirsiz bir saldırgan tarafından vuruldu.

Layla was shot by an unidentified attacker.

Tom neden her zaman bu kadar saldırgan?

Why is Tom always so aggressive?

. Ney'in kendisini parlak bir taktik lideri yapan saldırgan içgüdüsünün

There had already been signs that Ney’s aggressive instinct, which made him a brilliant

Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir.

We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.

- Tom her zaman çok agresiftir.
- Tom her zaman çok saldırgan.

Tom is always very aggressive.

- Tom çok saldırgan, öyle değil mi?
- Tom çok agresif, değil mi?

Tom is very aggressive, isn't he?

Saldırgan liderliği General Masséna'dan, ardından Dego'da General Bonaparte'den övgü aldı ve Lannes'ı

aggressive leadership won praise from General  Masséna, then, at Dego, from General Bonaparte  

- Saldırgan bir eylem planına ihtiyacımız var.
- Girişken bir eylem planına ihtiyacımız var.

We need an aggressive plan of action.

- Daha agresif olmaya çalıştım.
- Daha saldırgan olmaya çalıştım.
- Daha atılgan olmaya çalıştım.

I tried to be more aggressive.

Gibi aktif, saldırgan ve zekiydi. Saalfeld'de, Prens Louis Ferdinand'ın komuta ettiği bir Prusya tümenini bozguna uğratarak

aggressive and brilliant as ever. At Saalfeld,  he fought the first major combat of the war,