1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Seçenekleri

Translation of "Seçenekleri" in English

0.004 sec.

Examples of using "Seçenekleri" in a sentence and their english translations:

Seçenekleri tüketiyorsunuz.

You're running out of options.

Seçenekleri araştırıyorum.

I'm investigating the options.

Hepimizin seçenekleri var.

We all have choices.

Seçenekleri dörtle sınırlandırdım.

I've narrowed the choices to four.

Onların seçenekleri var.

They have options.

Tom'un seçenekleri sınırlıdır.

Tom's options are limited.

Seçenekleri kontrol ediyorum.

I'm checking options.

Tom'un seçenekleri nedir?

What are Tom's options?

Bu seçenekleri sevmedim.

I didn't like those choices.

Tedavi seçenekleri sınırlıdır.

Treatment options are limited.

Seçenekleri yakından dinleyin.

Listen closely to the options.

Tom'un seçenekleri var.

Tom has options.

Tom'un seçenekleri tükeniyor.

Tom is running out of options.

- Tüm seçenekleri düşünmeliyiz.
- Bütün seçenekleri göz önüne almalıyız.

We must consider all the options.

çalmaktan başka seçenekleri yok.

their only choice is robbing.

Hangi ödeme seçenekleri mevcut?

What payment options are available?

Yalnızca tek seçenekleri var.

They have only one option.

Seçenekleri göz önünde bulundurun.

Consider the options.

Şimdi Tom'un seçenekleri nedir?

What are Tom's options now?

Sahip olduğum seçenekleri beğeniyorum.

- I like the options I have here.
- I like the options that I have here.

Önce bütün seçenekleri bilmeliyim.

First, I need to know all the options.

Çünkü başka bir seçenekleri yok.

Because they don't have any other choice.

Tüm seçenekleri göz önünde bulundurmalıyız.

- We must consider all options.
- We must consider all the options.

Onların gitmekten başka seçenekleri yoktu.

They had no choice but to leave.

Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

They had no alternative but to retreat.

Tom'un daha fazla seçenekleri var.

Tom has more options.

Tüm seçenekleri göz önünde bulunduruyorum.

I'm just keeping my options open.

Korsanların teslim olmaktan başka seçenekleri yoktu.

The pirates had no choice but to surrender.

- Bu seçenekleri daraltıyor.
- Bu olasılıkları azaltıyor.

That narrows things down.

Bu noktada tüm seçenekleri açık tutuyoruz.

We're keeping all options open at this point.

Bir karar vermeden önce seçenekleri titizlikle düşünüp taşınmalıyız.

We should weigh the options carefully before making a decision.

Onlar tüm plandan vazgeçmekten başka seçenekleri olmadığını kabul ettiler.

They agree that they have no choice but to give up the whole plan.

İnsanlar seçtiklerinde sevmeye başlayabilir ama biten sevgi geldiğinde seçenekleri yoktur.

People can begin to love when they choose, but they have no choice when it comes to ending love.

Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.

Tom advised Mary to take some time to think over her options.