Translation of "Sevdiğine" in English

0.017 sec.

Examples of using "Sevdiğine" in a sentence and their english translations:

İşini sevdiğine inanıyorum.

I believe you like your job.

Beni sevdiğine inanamıyorum.

- I can't believe that you love me.
- I can't believe you love me.

Beni sevdiğine memnun oldum.

I'm glad you like me.

Tom'un beni sevdiğine inanıyorum.

- I believe that Tom loves me.
- I believe Tom loves me.

O restoranı sevdiğine inanamıyorum.

- I can't believe that you like that restaurant.
- I can't believe you like that restaurant.

Bunu sevdiğine çok memnun oldum.

I'm so glad you liked it.

Bizim için çalışmayı sevdiğine sevindim.

I'm glad you enjoy working for us.

Tom'un onu sevdiğine memnun oldum.

I'm glad Tom liked it.

Sen beni sevdiğine yemin ettin.

You swore that you loved me.

Tom Mary'nin kendini gerçekten sevdiğine inanamadı.

- Tom couldn't believe that Mary really loved him.
- Tom couldn't believe Mary really loved him.

Tom, Mary'nin onu sevdiğine ikna olmuştu.

Tom was convinced that Mary liked him.

Tom Mary'nin onu sevdiğine ikna olmuş.

- Tom is convinced that Mary likes him.
- Tom is convinced Mary likes him.

O onun onu gerçekten sevdiğine ikna olmuştu.

She was convinced that he really loved her.

Tom'un Mary'nin gerçekten onu sevdiğine inanma sorunu vardı.

- Tom had trouble believing that Mary actually liked him.
- Tom had trouble believing Mary actually liked him.

Tom'un Mary'yi sevdiğine dair dolaşan bir söylenti var.

There's a rumor going around that Tom likes Mary.

Erkekler, kızların hızlı arabalara sahip olan adamları sevdiğine inanırdı.

The boys believed that girls liked guys who owned fast cars.

Sadece at eti yemeği sevdiğine karar verdiğinden dolayı bunun onu kötü bir kişi yapacağını sanmıyorum.

I don't think it makes him a bad person just because he's decided he likes to eat horse meat.