Translation of "Sizler" in English

0.008 sec.

Examples of using "Sizler" in a sentence and their english translations:

Sizler aktrissiniz.

You are actresses.

Sizler delisiniz!

- You're nuts!
- You're mad!

Sizler çocuksunuz.

You are children.

Sizler nasılsınız?

- How are y'all?
- How are ye?

Sizler nerelisiniz?

Where are you folks from?

Sizler kanalı değiştiremezsiniz,

You can't change the channel,

Sizler çok komiksiniz.

You guys are a lot of fun.

Sizler bizim misafirlerimizsiniz.

You're our guests.

Sizler çok olgunlaşmamışsınız.

You guys are so immature.

Sizler iyi askerlersiniz.

You have been good soldiers.

Sizler gerçek kahramanlarsınız.

You're real heroes.

Sizler tamamen delisiniz.

- You people are totally insane.
- You people are completely insane.

Sizler harika insanlarsınız.

You're wonderful people.

İnşallah sizler eğlenmişsinizdir.

- I hope that you guys had fun.
- I hope you guys had fun.

CP: Sizler bunu bilmezsiniz.

CP: You guys don't get to hear this.

Maalesef sizler yüzünüzden bekledi,

Sorry, you waited on your face,

Sizler karşı tarafa geçerken

And as you make your way through on the other side,

- İyi ki sizler sır tutamıyorsunuz.
- Çok şükür sizler sır tutamıyorsunuz.

It's a good thing you guys can't keep a secret.

Sizler aynı takımda mı oynuyorsunuz?

Do you guys play on the same team?

Sizler de mi Kiel'e gidiyorsunuz?

Are you guys going to Kiel too?

Sizler bana hayatımın anlamını veriyorsunuz.

You guys give my life meaning.

Sizler Tom'un kızlarısınız, değil mi?

You're Tom's daughters, aren't you?

Sizler reklamlarınıza kimi koyacağınıza karar vererek,

you all are the arbiters of what society considers beautiful

Sizler bir oyun oynamak istiyor musunuz?

Do you guys want to play a game?

Sizler bugün sinemaya gitmek niyetinde misiniz?

Do you guys intend to go to the movies today?

Aynı sizler gibi gündelik hayattaki toplantılara katılır,

and attend my everyday gatherings like all of you --

Sizler ise bana büyük merhamet ve incelik gösteriyorsunuz.

but you show me grace and great mercy.

- Siz bana ne yaptınız?
- Sizler bana ne yaptınız?

What have you guys done to me?

Sizler zaten hâlâ – ders bitmedi – ilkokul birinci sınıf öğrencisisiniz.

You are still – the class is not over – first year primary school students.

- Sen de davetlisin.
- Siz de davetlisiniz.
- Sizler de davetlisiniz.

You're invited, too.

Fakat sizler de maalesef benim de düz dünyayı savunduğumu düşündünüz

But unfortunately you also thought I was defending the flat world

- Sen delisin!
- Kafayı yemişsin sen!
- Sizler delisiniz!
- Siz kafayı yemişsiniz!

- You're nuts!
- You're nuts.
- You're mad!

Biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.

- We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.
- We speak of what we know, and we testify to what we have seen, but still you people do not accept our testimony.