Translation of "Solgun" in English

0.011 sec.

Examples of using "Solgun" in a sentence and their english translations:

- O solgun görünüyor.
- Solgun görünüyor.

He looks pale.

Solgun görünüyorsun.

You look pale.

Yüzünüz solgun.

Your face is pale.

Tom solgun.

Tom is pale.

Çok solgun görünüyorsun.

You look very pale.

Bugün solgun görünüyorsun.

You look pale today.

Tom solgun görünüyor.

Tom looks pale.

Biraz solgun görünüyorsun.

- You look kind of pale.
- You look a little pale.

Tom biraz solgun.

- Tom is a bit pale.
- Tom is a little pale.

O biraz solgun.

He's a little pale.

Tom çok solgun.

Tom is very pale.

Tom solgun görünüyordu.

Tom looked pale.

- Solgun gözüküyorsun. İyi misin?
- Gerçekten solgun görünüyorsun. İyi misin?

You look really pale. Are you all right?

Solgun görünüyorsun. Neyin var?

You look pale. What's the matter with you?

Ne oldu? Solgun görünüyorsun.

What's the matter? You look pale.

Kız çok solgun görünüyordu.

The girl looked so pale.

Hasta mısın? Solgun görünüyorsun.

Are you sick? You look pale.

Tom biraz solgun görünüyor.

Tom looks kind of pale.

Onun solgun dudakları vardı.

He had pale lips.

O biraz solgun görünüyor.

He looks kind of pale.

Bugün çok solgun görünüyorsun.

You look so pale today.

Tom biraz solgun görünüyordu.

Tom looked a little pale.

Sen biraz solgun görünüyorsun.

You look a little green around the gills.

Tom çok solgun görünüyor.

Tom looks very pale.

Tom çok solgun görünüyordu.

Tom looked very pale.

Jane çok solgun görünüyor.

Jane looks very pale.

Sence solgun görünüyor muyum?

Do you think I look pale?

Tom solgun göründüğümü söyledi.

- Tom said I looked pale.
- Tom said that I looked pale.

Tom'un yüzü çok solgun.

Tom's face is very pale.

Solgun görünüyorsun. Doktoru arayayım mı?

You look pale. Shall I call the doctor?

Sana ne oldu? Solgun görünüyorsun.

What's the matter with you? You look pale.

O hasta olduğu için solgun.

He's pale because he's sick.

O, hasta olmalı; solgun görünüyor.

He must be sick; he looks pale.

Bir hayalet gibi solgun görünüyorsun.

- You look pale as a ghost.
- You look as pale as a ghost.

Onun solgun görünmesi beni endişelendirdi.

It worried me that she looked pale.

Tom solgun ve yorgun görünüyordu.

Tom looked pale and fatigued.

Sanırım biraz dinlenmelisin. Solgun görünüyorsun.

I think you should rest a bit. You look pale.

Neden bu kadar solgun görünüyorsun?

Why do you look so pale?

Çok solgun görünüyorsun. İyi misin?

You look very pale. Are you OK?

Sana karşı solgun görünüyor muyum?

Do I look pale to you?

Tom çok solgun göründüğümü söyledi.

- Tom said I looked very pale.
- Tom said that I looked very pale.

Tom, Mary'nin solgun gözüktüğünü söyledi.

Tom said that Mary looked pale.

Kate hasta olmalı, çünkü solgun görünüyor.

Kate must be sick, for she looks pale.

O son zamanlarda biraz solgun görünüyor.

She's been looking a little green lately.

Tom her zaman biraz solgun görünüyor.

Tom always looks a bit pale.

Solgun görünüyorsun. Derhal yatağa uzansan iyi olur.

You look pale. You had better lie down in bed at once.

"Solgun görünüyorsun. Hasta mısın?" "Tam olarak değil."

"You look pale. Are you sick?" "Not exactly."

Tom bana Mary'nin solgun göründüğünü düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary looked pale.
- Tom told me he thought Mary looked pale.
- Tom told me he thought that Mary looked pale.
- Tom told me that he thought that Mary looked pale.

Solgun görünüyor. Ona bir şey mi oldu?

He looks pale. Is anything the matter with him?

Solgun görünüyorsun. Bir gün izin alsan iyi olur.

You look pale. You'd better take a day off.

Tom solgun görünüyor. Ona bir şey mi oldu?

Tom looks pale. Is anything the matter with him?

O solgun görünüyor. O dün gece çok içmiş olmalı.

He looks pale. He must have drunk too much last night.

O bana solgun göründüğümü söyledi ve sorunun ne olduğunu sordu.

He told me that I looked pale and asked me what the matter was.

John geri döndüğünde sanki bir hayalet görmüş gibi solgun görünüyordu.

When John came back, he looked pale as if he had seen a ghost.

Gündüzleri açık bir güneş görürüz, ve geceleri solgun bir ay ve güzel yıldızları görürüz.

At daytime, we see the clear sun, and at nighttime we see the pale moon and the beautiful stars.