Translation of "Takılmaktan" in English

0.003 sec.

Examples of using "Takılmaktan" in a sentence and their english translations:

Onunla takılmaktan hoşlanmıyorum.

I don't enjoy hanging out with him.

Tom'la takılmaktan hoşlanıyorum.

I like hanging out with Tom.

Tom'la takılmaktan bıkkınım.

I'm tired of hanging out with Tom.

Seninle takılmaktan zevk alıyorum.

- I enjoy spending time with you.
- I enjoy hanging out with you.

Tom'la takılmaktan zevk aldım.

I enjoyed hanging out with Tom.

Ben Tom'la takılmaktan hoşlanmıyorum.

I don't enjoy hanging out with Tom.

Tom Mary'ye takılmaktan hoşlanıyor.

Tom enjoys teasing Mary.

Mary, kötü oğlanlarla takılmaktan hoşlanır.

Mary likes to hang out with the bad boys.

Tom, kız kardeşine takılmaktan hoşlanır.

Tom liked teasing his sister.

Tom Mary ile takılmaktan hoşlanırdı.

Tom used to like hanging out with Mary.

Tom ile takılmaktan zevk alıyorum.

I enjoy hanging out with Tom.

Son zamanlarda beraber takılmaktan çekiniyordun.

Recently, you've been depressing to hang out with.

Tom, Mary ile takılmaktan hoşlanmıyor.

Tom doesn't enjoy hanging out with Mary.

Tom, Mary ile takılmaktan hoşlanıyor.

Tom enjoys hanging out with Mary.

Seninle takılmaktan gerçekten zevk aldım.

I really enjoyed hanging out with you.

Sanırım Tom bizimle takılmaktan hoşlanıyor.

- I think Tom likes hanging out with us.
- I think that Tom likes hanging out with us.

Tom'un bizimle takılmaktan hoşlandığını sanmıyorum.

- I don't think Tom likes hanging out with us.
- I don't think that Tom likes hanging out with us.

Tom sigara içen insanlarla takılmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to hang out with people who smoke.

Tom gerçekten Mary ile takılmaktan hoşlanmıyor.

Tom doesn't really enjoy hanging out with Mary.

Tom, takılmaktan gerçekten hoşlandığım bir kişidir.

Tom is someone I really enjoy hanging out with.

Tom bana Mary ile takılmaktan hoşlandığını söyledi.

- Tom told me that he enjoys hanging out with Mary.
- Tom told me he enjoys hanging out with Mary.

Tom'un muhtemelen bizimle takılmaktan yapacağı daha iyi şeyleri vardır.

Tom probably has better things to do than hang out with us.

Ders çalışmanın dışarıda arkadaşlarıyla takılmaktan daha akıllıca olacağına karar verdi.

He decided it would be wiser to study than to go out with friends.