Translation of "Tavrı" in English

0.045 sec.

Examples of using "Tavrı" in a sentence and their english translations:

Tavrı beni tiksindiriyor.

His attitude disgusts me.

Neşeli tavrı samimi davranışları

cheerful attitude sincere behavior

Bayağı bir tavrı vardı.

He behaved in a cheap manner.

Tom'un tavrı beni kızdırıyor.

Tom's attitude infuriates me.

Tavrı hiç de nazik değildi.

His behavior was anything but polite.

Onun züppe tavrı sinirimi bozuyor.

- His affectations are annoying.
- His pretentiousness is irritating.
- His smug behavior is offensive.
- His conceited attitude makes me mad.
- His snobbish attitude gets on my nerves.

Onun tavrı hakkında ne düşünüyorsun?

What do you think of his attitude?

Beni rahatsız eden onun tavrı.

What bothers me is his attitude.

Onun küstah tavrı beni kızdırıyor.

His overbearing manner infuriates me.

Tom'un düşmanca bir tavrı var.

Tom has a hostile attitude.

Ve yine karakteristik bir Viking tavrı

And that strikes me as again a characteristic Viking attitude

Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.

His manners are not those of a gentleman.

Fadıl'ın bütün tavrı değişmiş gibi görünüyordu.

Fadil's whole demeanor seemed to change.

Onun kendini beğenmiş tavrı beni deli ediyor.

His conceited attitude makes me mad.

Bill'in ani tavrı onun yanlış anlaşılmasına neden oluyor.

Bill's abrupt manner causes him to be misunderstood.

Mahkemenin genç suçlulara karşı tavrı yetişkin suçlulara karşı tavrından farklıdır.

The attitude of the court toward young criminals is different from its attitude toward adult criminals.

Soult'un kendine olan güveni ve tavrı, yakında bir subay olduğu anlamına geliyordu.

Soult’s self-confidence and bearing meant he was soon made an officer.

Gerçek ya da kurgu sorusunu bir kenara bırakırsak, bence hepsi çok karakteristik ve tutarlı bir tavrı

Leaving the fact or fiction question aside, they do all express, I think, a very characteristic