1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-English
  4. Telefonumu

Translation of "Telefonumu" in English

0.008 sec.

Examples of using "Telefonumu" in a sentence and their english translations:

- Benim telefonumu kullanabilirsin.
- Telefonumu kullanabilirsin.

You can use my phone.

- Cep telefonumu bulamıyorum.
- Telefonumu bulamıyorum.

- I can't find my mobile.
- I can't find my phone.

Telefonumu çıkarttım

I take out my phone,

Telefonumu kırdım.

I broke my phone.

Telefonumu kaybettim.

I lost my phone.

Telefonumu kapadım.

I closed my phone.

Telefonumu seviyorum.

I love my phone.

Telefonumu kapatırdım.

- I would've shut my phone off.
- I would have shut my phone off.

Telefonumu düşürdüm.

I dropped my phone.

Telefonumu bulamıyorum.

- I can't find my mobile.
- I can't find my phone.

Tom telefonumu cevaplamazdı.

Tom wouldn't take my call.

Cep telefonumu çaldırdım.

My mobile has been stolen.

Ben telefonumu arıyorum.

- I am looking for my phone.
- I'm looking for my phone.

Cep telefonumu arıyorum.

- I'm looking for my mobile phone.
- I'm looking for my cellphone.

Cep telefonumu kaybettim.

I lost my mobile phone.

Telefonumu geri istiyorum.

I want my phone back.

Benim telefonumu aldın.

You've got my phone.

Telefonumu arabada bıraktım.

I left my phone in the car.

Telefonumu gördün mü?

Have you seen my phone?

Telefonumu evde bıraktım.

I left my phone at home.

Telefonumu onarabilir misin?

Can you fix my phone?

Telefonumu geri ver.

Give me back my phone.

Telefonumu şarj ediyorum.

I'm charging my phone.

Sami telefonumu aldı.

Sami took my phone.

Sami telefonumu çaldı.

Sami stole my phone.

Telefonumu şarj ettim.

I recharged my phone.

- Cep telefonumu bile kaybettim!
- Cep telefonumu bile yitirdim!

I've lost even my cell phone!

Cep telefonumu şarj etmeliyim.

I need to charge my cellphone.

Telefonumu toplantı salonunda unuttum.

I forgot my phone in the meeting room.

Telefonumu geri alabilir miyim?

Can I get my phone back?

Telefonumu şarj etmem gerekiyor.

- I need to charge my mobile.
- I need to charge my cell phone.

Cep telefonumu kullanmak kolaydır.

My cell phone is easy to use.

Lütfen telefonumu yanında getir.

Please bring my phone with you.

Telefonumu şarj etmem gerekir.

I need to charge my phone.

Telefonumu neredeyse hiç kullanmıyorum.

I almost never use my phone.

Telefonumu nereye koyduğumu bilmiyorum.

I don't know where I put my cell phone.

Telefonumu gören oldu mu?

Has anybody seen my phone?

Gelirken telefonumu getir lütfen.

Please bring my phone with you.

- Tom telefonumu kullanabilip kullanamayacağımı sordu.
- Tom telefonumu kullanıp kullanamayacağını sordu.

Tom asked if he could use my phone.

Telefonumu kaldırdım, çünkü kenar mahalledeydik.

So, I put my phone in, because, these are the slums.

Cep telefonumu şarj etmem gerekir.

- I need to charge my mobile.
- I need to charge my cellphone.
- I need to charge my cell phone.

Toplantı odasında telefonumu buldun mu?

Did you find my phone in the meeting room?

Telefonumu bozduğun için teşekkür ederim.

Thank you for breaking my phone.

Öf ya, cep telefonumu unuttum.

Ah, I forgot my mobile phone.

Ben telefonumu konferans salonunda bıraktım.

I left my phone in the conference room.

Cep telefonumu şarj etmek zorundayım.

I have to charge my mobile phone.

Cep telefonumu neredeyse havuza düşürüyordum.

I almost dropped my cellphone into the pool.

Ben de cep telefonumu kaybettim!

I also lost my cell phone!

Ben cep telefonumu evde bıraktım.

I left my cell phone at home.

Telefonumu her yere yanımda getiririm.

I bring my phone with me everywhere.

Neredeyse artık telefonumu hiç kullanmıyorum.

I almost never use my phone anymore.

Telefonumu lobide şarj edebilir miyim?

Can I charge my phone in the lobby?

- Dün gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
- Geçen gece telefonumu şarja takmayı unuttum.

I forgot to put my phone on the charger last night.

Beni ofise geri götür. Telefonumu unuttum.

Take me back to the office. I have forgotten my phone.

Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.

I'll leave my number in case you want to call me.

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üzerinde!"

"Seen my cell phone?" "On the table!"

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üstünde."

"Have you seen my cell phone?" "It's on the table."

Cep telefonumu kaybettim ve onu bulamıyorum.

I lost my cell phone and I can't find it.

Uyanırım, telefonumu alırım, e-postalarıma bakarım,

I wake up, I grab my phone, I check some email,

Onun, benim telefonumu çok fazla kullanmasından hoşlanmadım.

I didn't like her using my phone too much.

Oh hayır! Dikkat etmiyordum ve cep telefonumu restoranda bıraktım.

Oh no! I wasn't paying attention and left my cell phone in the restaurant!

Bu etrafta cep telefonumu şarj edebileceğim bir yer var mı?

Is there a place where I can charge my cellphone around here?