Translation of "Uğraşacak" in English

0.003 sec.

Examples of using "Uğraşacak" in a sentence and their english translations:

- Sizinle uğraşacak vaktim yok.
- Seninle uğraşacak vaktim yok.

I have no time to deal with you.

Rüşvetle uğraşacak vaktim yok.

I don't have time to mess around with bribes.

- Aptallıklarınla uğraşacak halde değilim Tom.
- Senin aptallıklarınla uğraşacak hâlim yok Tom.

I'm in no mood for your foolishness, Tom.

Uğraşacak daha büyük sorunlarım var.

We have bigger problems to deal with.

Şu an bununla uğraşacak vaktim yok.

I really don't have time to deal with this right now.

Şu anda uğraşacak çok daha büyük sorunlarımız var.

We've got much bigger problems to deal with right now.

- Şimdi sana yardım edemiyoruz çünkü başa çıkılacak kendi sorunlarımız var.
- Uğraşacak kendi sorunlarımız olduğu için şimdi sana yardım edemeyiz.

We can't help you now because we have our own problems to deal with.