Translation of "Vermiş" in English

0.009 sec.

Examples of using "Vermiş" in a sentence and their english translations:

Adamlar yıllarını vermiş

the men have given their years

Biraz kilo vermiş olmalıyım.

- I must've lost some weight.
- I must have lost some weight.

Hayatını vermiş bir adamdan bahsedeceğim.

of coding commonsense knowledge:

Sana bir şey vermiş olmayacağız.

He will not have given you anything.

Tom Mary'ye onu vermiş olmalı.

- Tom must've given Mary that.
- Tom must have given Mary that.

Yazıldığı zaman raporu vermiş olacaksın.

You’ll be given the report when it is written.

Tom karar vermiş gibi görünemiyor.

Tom can't ever seem to make up his mind.

Biri Tom'a ilaç vermiş olmalı.

- Someone must've drugged Tom.
- Someone must have drugged Tom.

Hakim aleyhlerine karar vermiş olsa bile

with the judge's rulings,

Doğa ona zeka ve güzellik vermiş.

Nature endowed her with wit and beauty.

Bensiz başlamaya karar vermiş olabileceğini düşündüm.

- I thought you might have decided to start without me.
- I thought that you might have decided to start without me.

Daha önce karar vermiş gibi görünüyorsun.

You seem to have already made up your mind.

Tom biraz kilo vermiş gibi görünüyor.

It looks like Tom has lost a little weight.

Tom çok kilo vermiş gibi görünüyor.

Tom looks like he's lost a lot of weight.

Tom ne kadar zarar vermiş olabilir?

How much harm could Tom have done?

Sami neden Müslüman olmaya karar vermiş?

Why did Sami decide to convert to Islam?

Sami zaten bir şeyler sipariş vermiş.

Sami has already ordered something.

Kefalet gibi düşmanca uygulamalarına izin vermiş olacağız.

The targeting of black communities through predatory practices like bail.

Tom'un kime para vermiş olabileceğini anlamaya çalışıyorum.

I've been trying to figure out who Tom might have given the money to.

Tom yanlışlıkla herkese benim öldüğüm haberini vermiş.

Tom mistakenly informed everyone that I had died.

Mutluluğumuzun kontrolünü diğer insanlara vermiş oluyoruz, değil mi?

then our happiness will be in the hands of others, won't it?

Tom bir şey hakkında kararını vermiş gibi görünüyor.

Tom seems to have made up his mind about something.

Tom'un bana ödünç vermiş olduğu kitabı henüz okumadım.

I haven't yet read the book Tom lent me.

- Tom kaç kilo kaybetti?
- Tom kaç kilo vermiş?

- How many kilos did Tom lose?
- How many kilograms did Tom lose?

- Sami Leyla'ya anahtarları verdi.
- Sami anahtarları Leyla'ya vermiş.

Sami gave Layla the keys.

Duygularınıza zarar vermiş olabilirim, ancak bu benim niyetim değildi.

I may have hurt your feelings, but such was not my intention.

Ya düşünebiliyormusunuz dünyaya yön vermiş iki tane adam ortak çalışamıyor

Can you imagine that two men who have given direction to the world cannot work together?

Tom küvetten çıkıp, Meryem'in kendisine vermiş olduğu yeni havluyla kurulandı.

Tom got out of the bathtub and dried himself with the new towel that Mary had given him.

Tom, babasının ona vermiş olduğu golf kulübüne çok bağlı idi.

Tom was very attached to the golf clubs that his father had given him.

Cennette bir ev alabilirler, size tanıdık gelecek şarkıya isim vermiş Seul'deki

house in that paradise on earth, in that famous district of Seoul with a name that will sound

Tom gerçekten Mary'ye onu yapması için daha fazla zaman vermiş olmalıydı.

- Tom really should've given Mary more time to do that.
- Tom really should have given Mary more time to do that.

Tom artık içmemeye söz vermiş olmasına rağmen, barda Mary ile içiyor.

Even though Tom promised not to drink anymore, he's at the bar drinking with Mary.

Jeff, Kim'in bir doğum günü hediyesi olarak ona vermiş olduğu kravatı taktı.

- Jeff wore the tie Kim had given him for a birthday present.
- Jeff wore the tie that Kim had given him for a birthday present.

- Tom ne yapacağına henüz karar vermedi.
- Tom ne yapacağına daha karar vermiş değil.

- Tom hasn't yet decided what to do.
- Tom hasn't yet decided what he's going to do.
- Tom hasn't decided what he's going to do yet.
- Tom hasn't decided what he's going to do.

- Dedesinin ismini almış olmalı.
- Ona dedesinin ismini vermiş olmalılar.
- Büyükbabasının adını almış olmalı.

He must have been named after his grandfather.

Kuruluşunuz hakkında daha fazla bilgi edinmek için bize vermiş olduğunuz fırsat için teşekkür ederiz.

We appreciate the opportunity you've given us to learn more about your organization.

O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.

That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.

Birisi babasına sormuş: "Ben niçin böyle uzunum?". Babası ona: "Sen benim çocuğumsun, ya." deyip cevap vermiş.

"Why am I so tall?" someone asked his father. The father answered him: "Because you're my son, of course."

- Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz.
- Körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz.

I aimed at a sparrow, but shot down a goose.

Bir kez daha denemeye karar vermiş yorgun ve cesareti kırılmış insanlar tarafından kazanılmış başarıları göz önünde bulundurun.

Consider the successes that have been achieved by tired, discouraged people who decided to give it one more try.

- Tom'a bir kamyon çarpmış ve oracıkta can vermiş.
- Tom'a bir kamyon çarptı ve olay yerinde hayatını kaybetti.

Tom was hit by a truck and died instantly.

- Bütün o parayı ona kim verdi?
- Ona o paraları kim verdi?
- Ona o kadar parayı kim vermiş?

Who gave her all that money?

- Dedesinin ismini almış olmalı.
- Ona dedesinin ismini vermiş olmalılar.
- Ona büyükbabasının adı verilmiş olmalı.
- Büyükbabasının adını almış olmalı.

He must have been named after his grandfather.

Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.

Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years.