Translation of "Yolundaki" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yolundaki" in a sentence and their english translations:

Tom araba yolundaki karı temizledi.

Tom cleared snow from the driveway.

Araba yolundaki senin araban mı?

Is that your car in the driveway?

Diyet özellikle sindirim yolundaki mikrobiyomu etkiliyor

Diet particularly influences the microbiome, which is in the GI tract,

Yaya yolundaki hızlı bir koşu sırasında currywurst yiyen bir adamla çarpıştım.

During a sprint through the pedestrian precinct, I collided with a man eating a currywurst.

Her nasılsa kadın araba kapısı ve özel araba yolundaki bir şey arasında sıkışmış.

Somehow the woman got stuck between her car door and something in the driveway.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

Education shall be directed to the full development of the human personality and to the strengthening of respect for human rights and fundamental freedoms. It shall promote understanding, tolerance and friendship among all nations, racial or religious groups, and shall further the activities of the United Nations for the maintenance of peace.

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.

Commentators have variously described the sound of vuvuzelas as "annoying" and "satanic" and compared it with "a stampede of noisy elephants", "a deafening swarm of locusts", "a goat on the way to slaughter", "a giant hive full of very angry bees", and "a duck on speed".