Translation of "Ülkenin" in French

0.007 sec.

Examples of using "Ülkenin" in a sentence and their french translations:

Doğdukları ülkenin kültürü ile

j'ai trouvé que ces jeunes hommes étaient déchirés

Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.

L'économie du pays est sur le point de s'effondrer.

O ülkenin ekonomisi büyüyor.

L'économie de ce pays est en croissance.

Grev ülkenin ekonomisini etkiledi.

- La grève a nui à l'économie nationale.
- La grève a affecté l'économie nationale.

ülkenin çehresini basitlikten kalkınmaya değiştirdi.

changé le visage du pays de la simplicité au développement.

Her ülkenin kendi tarihi var.

Chaque pays a sa propre histoire.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

Les deux pays n'ont pas de bonnes relations diplomatiques.

O ülkenin hükümeti atık kararlı.

Le gouvernement de ce pays est maintenant stable.

Bu ülkenin dört mevsimi vardır.

Dans ce pays il y a quatre saisons.

O, bu ülkenin iç işidir.

C'est une affaire intérieure à ce pays.

Bir ülkenin refahı vatandaşlarına bağlı.

La prospérité d'un pays dépend de ses citoyens.

Ülkenin insanlarını daha iyi tanıyacağım.

Je connaîtrai mieux les gens du pays.

Bu ülkenin ona ihtiyacı var.

Ce pays a besoin de lui.

Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.

La population totale du pays est de 300 millions.

Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.

Ils sont là, les bâtisseurs de nos communautés à travers le pays.

Ülkenin başkenti ekvator üzerinde yer almaktadır.

La capitale de l'état est situé juste sur l'équateur.

Ülkenin ana ürünleri kakao ve altındır.

Les principaux produits du pays sont le cacao et l'or.

Bu ülkenin yolları dünyanın en tehlikelisidir.

Les routes de ce pays sont les plus dangereuses du monde.

Bu ülkenin ana ürünlerinden biri kahvedir.

- Un des principaux produits de ce pays est le café.
- L'une des plus grosses productions de ce pays est le café.

Bahar mevsiminden beri o, ülkenin cumhurbaşkanı.

Depuis le printemps, elle est la présidente du pays.

Genç insanlar bu ülkenin siyasetinden bıktılar.

Les jeunes en ont assez de la politique dans ce pays.

Bu ülkenin nüfusu ABD'ninkinden daha büyük.

La population de ce pays est inférieure à celle des États-Unis.

Bu göl ülkenin en derinleri arasındadır.

Ce lac est parmi les plus profonds du pays.

Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.

Nous avons voyagé à travers tout le pays.

Suç meydana geldiğinde ben ülkenin doğusundaydım.

J'étais dans l'est du pays quand le crime a eu lieu.

Ülkenin nüfusu üçte bir oranında düştü.

La population du pays a chuté d'un tiers.

Bu ülkenin geleceği hakkında çok endişeliyiz.

Nous sommes très préoccupés par l'avenir de ce pays.

ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.

des manifestations ont éclaté dans tout le pays.

Bunun için, bu iki güçlü dev ülkenin

Et pour ce faire, ces deux pays, ces deux puissants géants,

Bunların hepsi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu meslekler,

Ce sont toutes les professions dont un pays a besoin,

27 yıl boyunca ülkenin üç farklı diktatörü

Durant les 27 années qui suivirent, le pays a eu 3 différents dictateurs,

Olur (...) bir ülkenin yıkılmaması için, gücünü beslemeli.''

en péril. (...) Pour qu'un pays ne s'écroule pas, il doit cultiver sa propre force."

Eğer Samsung gibi bir şirket çökerse? Ülkenin

Que se passerait-il si une entreprise comme Samsung s'effondrait un jour? Que deviendrait le

Her ülkenin kendisine ait bir bayrağı var.

Chaque pays a son drapeau national.

Birçok ülkenin uyuşturuculara karşı sıkı yasaları vardır.

De nombreux pays ont des lois strictes contre les drogues.

Amaç bir saat içinde ülkenin dışına çıkmaktır.

Le but est de quitter le pays dans l'heure.

Bu ülkenin en önemli ürünlerinden biri kahvedir.

Un des principaux produits de ce pays est le café.

Mülteciler ülkenin dört bir yanından içeri girdiler.

Des réfugiés ont afflué en provenance de tout le pays.

Anayasa bir ülkenin yönetimini düzenleyen yasaların tamamıdır.

La Constitution est l'ensemble des lois qui règlent le gouvernement d'un pays.

Bu seçim, bu ülkenin geleceği için önemlidir.

Cette élection est importante pour l'avenir de ce pays.

Ve 1972'de ülkenin ilk yılan parkını açtı.

et il a ouvert en 1972, le premier parc de serpents.

Bu, Avusturya boyutundaki bir ülkenin Gayrisafi Milli Hasılası.

ou encore le PIB d'un pays comme l'Autriche.

Ve ülkenin en büyük e-ticaret platformu Taobao,

et la plus grande plateforme chinoise de e-commerce, Taobao,

Ve başarılı olursa ülkenin petrol zenginliklerinden biri olmak

Afrique du Nord et être l'une des richesses pétrolières du pays au cas où il réussirait à

, ilk günden itibaren ülkenin önceliğinin eğitim olduğunu açıkladı

Zayed a déclaré que la priorité du pays était l'éducation. Pour que le pays puisse

Yaşam dengesini bozan yapay yağmurlar kullanarak ülkenin genel havasını

climat général du pays, en utilisant des pluies artificielles, qui ont bouleversé l'

Elli iki ülkenin güvenliğini tehdit ve milyonlarca insanı öldürür.

menace la sûreté et la sécurité de cinquante-deux pays et tue des millions de personnes.

Ben Tatoeba'yı ilk olarak hangi ülkenin sansürleyeceğini merak ediyorum.

Je me demande quel pays censurera Tatoeba en premier ?

Colonia ülkenin güney-batısında yer alan bir Uruguaylı bölgedir.

Colonia est un département uruguayen situé au sud ouest du pays.

İki ülkenin beş yüz kilometre uzunluğunda ortak sınırı var.

Les deux pays partagent 500 km de frontière.

Ülkenin tüm büyük Wall Street firmaları bu kredilere bahse giriyor.

Les entreprises nationales de Wall Street misaient sur ces prêts.

, bunun üzerine ülkenin zor mali durumu ve ardından korkunç petrol

en plus de la situation financière difficile du pays, puis les terribles prix du

O ülkenin ticaret fazlası var. O, ithalatından çok ihracat yapıyor.

- Ce pays a un excédent commercial. Il exporte davantage qu'il n'importe.
- C'est ce pays qui a un excédent commercial. Il exporte davantage qu'il n'importe.

Ben o ülkenin tehlikeli olduğunu sanmıyorum. Sen oraya korkmadan gidebilirsin.

Je ne pense pas que ce pays soit dangereux. Vous pouvez y aller sans crainte.

Dan bu ülkenin bir vatandaşı ve sonsuza dek burada kalacak.

Dan est un citoyen de ce pays et il va s'éterniser ici.

Bir kişi Sierra Leone gibi bir ülkenin eşsiz zorluklarını nasıl üstlenir?

comment relève-t-on les défis uniques d'un pays comme la Sierra Leone ?

Akademik ve pratik yolu planlıyordu bir anda ülkenin başkanı olana kadar

telle que décrite par les journaux britanniques loin des yeux de son père, qui a rejeté l'

- Her ülke hak ettiği şekilde yönetilir.
- Her ülkenin hak ettiği yönetimi vardır.

Toute nation a le gouvernement qu'elle mérite.

Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve özerk bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.

Le terrorisme est le plus important facteur de division d'un pays et de création de régions autonomes.

Web sayfalarını tasarlamaya başladığımızda, ülkenin bu kısmında onu yapan tek insanlar bizdik.

Quand nous avons commencé à concevoir des pages web, nous étions les seuls à le faire dans cette partie du pays.

çok ilginç bir durum yok mu? 53 ülkenin imzası ile tarafsızlık anlaşması yapılıyor

N'y a-t-il pas une situation très intéressante? Signature d'un accord de neutralité avec la signature de 53 pays

Aidiyetlerini değerlendirdiklerinde ikisini de kaybettiler. ya da buna karşı, ülkenin nasıl göründüğü konusunda anlaşmazlığa

à un pays. ou contre, quand ils étaient en désaccord sur l'apparence du pays et ont oublié le pays lui

Bir ülkenin nasıl olduğunu bilmenin en iyi yolu gitmek ve onu kendi gözlerinizle görmektir.

La meilleure façon de savoir comment est un pays est d'y aller pour voir de ses propres yeux.

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

L'écologiste est en mission dangereuse. Il traque le furtif chasseur tacheté. Mais ce travail a un prix.

1960'ta, pek çok protestodan sonra, General Park Chun Lee bir darbe düzenledi ve ülkenin

C'est pourquoi en 1960, le Général PARK CHUN HEE organise un coup d'état et prend

Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.

Un passeport t'identifie comme citoyen d'un pays et te permet de voyager dans des pays étrangers.

Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.

Les villes et les provinces le long du fleuve Yangtsé, au centre de la Chine, sont aux prises avec la pire sécheresse que le pays ait connu depuis plus de cinquante ans.

En büyük oğlu Hafız'ı yönetmesi için teslim etmektir. o ülkenin gerçek hükümdarı olacak ve Londra'da bir doktorun kızından Şam'daki arazinin hükümdarına dönüşecekti

et transformée de la fille d'un médecin à Londres à la règle du pays à Damas